Dr. Berna Aygün yazdı: “GABRİEL’İN DÜŞÜ’NDEN BORGES’İ’N’ DÜŞÜN-E”

Dr. Berna Aygün yazdı: “GABRİEL’İN DÜŞÜ’NDEN BORGES’İ’N’ DÜŞÜN-E”

Yolda bir arayış vardı, arayıp da bulamayış.

Yolda sorular vardı, çoğu cevapsız.

J. Kerouac (1)

Bir iskele, kıpkırmızı ipekten bir kumaş, ibadet ederken kılıçtan geçirilen 39 rahibin aksine, hayatta kalan Aziz Gabriel’in Düşü.. Adanın acılarını gizemli manastırında tepeden izleyen Aziz Gabriel… Derken, haberci bir bültenle seslenir bize: “Yunanistan’ın Midilli Adası’ndaki Mora Mülteci Kampı’nda yaşam şartlarından memnun olmayan göçmenler isyan ediyor. Mültecilerin Guantanamo’ya benzettiği kampın kapasitesi 2.300. Fakat, şu anda 5.500’den fazla mülteci Atina’ya, oradan da Avrupa’nın başka kentlerine gitme umudu içinde kampta yaşam mücadelesi veriyor. Mülteciler Mora’ya “yeryüzü cehennemi” diyor.”

“Gabriel’in Düşü”, Tiyatro Dea’nın “Feramuz Pis!”ten sonraki ikinci göç/göçmen temalı oyunu. Sema Elcim’in yazdığı, dramaturjisini Selen Korad Birkiye‘nin yaptığı, Ahmet Sami Özbudak’ın yönettiği oyun, birbiri içine geçmiş göç hikayelerini anlatıyor. Oyunun dekor tasarımı oldukça etkileyici. Başıboş bir iskele, adadaki öykülere adeta “köprü hikayeler” temasını veriyor. Kırmızı kumaş ise çiftin belki “eksik nesne”si, belki de kaybedecek olduğu nesnesi ne ise o oluveriyor. Metin bu denli gerçekliğe yakın olunca, oyun izleyiciyi içine çekiyor.

Foto: Murat Dürüm

Oyunda üç çift karşılıyor bizi, üçü de bambaşka yol hikayeleriyle selamlıyor. İlk çiftimiz, 6-7 Eylül olaylarında İstanbul’dan Midilli Adası’na göç eden Rum kökenli Angeliki (Çiçek Dilligil) ve Angelos (Burak Tamdoğan). Bu çift, hikayede “ev sahipliği” rolünü de üstleniyor. Diğer çiftimiz, tatil sebebiyle Angeliki ve Angelos’un evini kiralayan; Berna (Ayşegül Tekin) ve Berk (Kerem Pilavcı). Üçüncü çiftimiz ise, Suriye iç savaşı sonrası Türkiye’den Almanya’ya göçmek için yola çıkan fakat Midilli Adası’nda sıkışıp kalan mülteci çiftimiz; Yana (Banu Çiçek) ve Mirvan (Ersin Umut Güler). Bu üç çiftin yaşam zorlukları birbirinden oldukça farklı. Ancak, üç çift için de ortak noktaları “yola çıkmakla dönüşen” hayat hikayeleri. Metnin gücü, oyunculukların başarısı ve özenle seçilmiş metaforik öğelerle birleşince, bu üç çiftin yol hikayelerinin kendi ruhsallıklarında ve ilişki dinamiklerinde ne denli başkalaşım geçirdiklerini oldukça başarılı bir şekilde bize sunuyor.

“Göç”; ister gönüllü, ister zorunlu nedenlerle olsun, insan ruhsallığının en temel ihtiyaçlarından biri olan “kendini bir yere ait hissetme” duygusunu elinden alan bir yaşam olayıdır. Yerini bazen geçici ama çoğunlukla süreğen boşluğa bırakır. Bu durum, haliyle yeni yaşam koşulları içinde yeniden var olma, aidiyet hissine kavuşma, kendini tamamlama ve uyum güçlüğünü aşma gereği gibi özellikleri beraberinde getirir. Oyun, tam da bu güçlüklerden, kendi zamansallığını yaratıyor. Metaforik bir dilde, tıpkı çorak toprakta kök salmaya çalışan bir bitkinin uyum çabası gibi, üç çiftin birbirine düğümlenmesine şahit oluyoruz. İç içe geçmiş düğümün çemberinde çocuk düşlemi yer alıyor: İlişkilerinin çıkmazda olduğunun farkında olan Berna, Berk’in hayatındaki ikametini devam ettirebilmek için çocuklarını öne sürer. Yana’yı gitmek- kalmak arafında tutan da çocuklarıdır. Yana ve Mirvan için bir yanda yaşam, diğer yanda ölüm vardır. Yana, yaşayan çocuğu için Avrupa’ya gitmek ve yaşamak zorunda hissederken, öte tarafta kaybettiği çocuğunu mezarında yalnız bırakma düşüncesine katlanamaz ve -ölüme gitme-yi arzular. Angeliki ve Angelos için ise, sürgün edildikleri toprakta yeniden kök salabilmek, yeşerebilmek ile ilgili düşlemlerini kızları Eleni’ye aktarmışlardır. Üstelik bu düş gerçekleşmeyince, Eleni’ye yeniden kavuşabilmelerinin yolunun da O’nun bir çocuk sahibi olmasından geçtiğini düşünürler. Ve oyunun sonunda, bir çocukla çiftler birbirine kök salar…

Foto: Murat Dürüm

“Göç”, başlı başına bir “yas süreci”dir. Doğası gereği ,birçok ayrılığı içinde barındırır. Bu kayıplar geçmişin tüm tanıdık, sevilen nesnelerinin yanı sıra “umudun kaybı”dır. Planlı bir geleceğin kesintisiz akışı çoğunlukla sekteye uğrar. Kişi tekinsiz bir gelecektense, ne denli zorlu koşullar olursa olsun mevcut düzeninden ayrılmak istemez. Gitmek mi, kalmak mı? Bu soruya kolay karar verilemez… Gitmek, göç eden için, var olan genel kanının aksine oldukça güçtür. Çoğunlukla bilinmeyenler ülkesine çıkılan bu yolculuk ancak acı veren yaşam olaylarından uzaklaşmak gerektiğinde gerçekleşir. Yana ve Mirvan’ın çatışmalarında bu ikilemi sıklıkla gözlemliyoruz. Bir yandan, geride bıraktıklarına dair yoğun bir suçluluk hisseden Yana, diğer yandan yaşadığı ruhsal acılardan kaçış yolu olarak görüp, idealize ettiği Avrupa hayali ile yanıp tutuşan Mirvan. Yerinden yurdundan ayrılma deneyimini yaşamış bireylerde sıklıkla gözlenen kilit unsur; bir yerden ayrılarak yabancı bir yere gitmek, ailenin-arkadaşların yitirilmesi, ataların ve oyundaki gibi çiftimizin çocuğunun mezarının yitirilmesi, aşina olunan anadilin ve bu dilin taşıdığı mitlerin, hikayelerin yitirilmesi, çevredeki şarkıların, kokuların, yemeklerin yitirilmesi, önceki kimliğin ve bunu sağlayan desteğin yitirilmesi gibi pek çok kaybı içerdiği için, yerinden yurdundan ayrılma deneyimlerinin hepsi bireyin “yas tutma becerisi” ışığında incelenebilir.

‘Bedenim çürümeden unutmam, istersen dünyanın öbür ucuna götür… Unutmam… Unutmam… Ben geride bıraktığım yavrumu unutmam’ diyor Yana. O’nun yas tutmaya dair direncine bu sözleriyle şahit oluyoruz. Hayatını idame ettirecek fiziksel gereksinimlerini reddeden Yana, aslında hala Lazkiye’dedir. Her fırsatta Lazkiye’nin Midilli Adası’ndan çok daha güzel olduğunu iddia eder, savaş sonrası fotoğraflarına bakamaz bile. Geçmişin tüm iyi nesne ve kendilik imgelerinin bulunduğu duygusal bağlantılarını içeren fantezilerine tutunur. Avrupa’ya gitmek, belki de Yana’nın düşleminde bu zihinsel iyi nesne imgelerinin kaybı ve süreksizlik duygusu için zemin hazırlamaktadır. Mirvan ise hayata devam edebilme umudu taşıyor. “Umut kötü bir şey mi? Unutmak zorundayız, kötüyü arkada bıraktık, iyiye doğru yola çıktık…” diyen Mirvan, yas tutma konusunda daha becerikli. Anavatanından ayrılan bir göçmen kayıplarıyla arasındaki iç ruhsal bağlantısında dışsal bazı takviyelere gereksinim duyar. Mirvan, bunun için çocukluk arkadaşı Yaver gibi çeşitli bağlantı nesnelerine tutunuyor. En önemlisi de, bir şair olan Mirvan, şiirini yazmaya devam ediyor. Bu şekilde kayıplarını simgeselleştirebiliyor. Şiirlerinde aşkı, hayalleri var; ama en çok yol konu ediliyor. Şiir aracılığıyla, yaşadığı travmatik deneyimleri kendi hikayesinde kaydedebiliyor.

Foto: Murat Dürüm

“Yola bir kez düşen, artık hep yersizdir” demiş O. Aruoba. (2) Yola çıkan kişi adeta yolun kendisine dönmüştür. Göç eden için yersiz-yurtsuzluk başlamıştır artık. Ben, bu çok boyutlu, felsefi derinliği güçlü kavramı, yerinden yurdundan olma, bağından koparılma, bütünüyle gerçekleşemeyecek aidiyete duyulan özlem boyutu ile ele alıp, metnin en güçlü gördüğüm kısmı olan Eleni’nin hikayesiyle bağdaştırmak isterim. Oyunda Eleni’nin ne sesini duyabiliyoruz, ne kendisini görebiliyoruz. Eleni, arzularını, hayat hikayesini, göç öyküsünü detaylıca bilmediğimiz, yersiz-yurtsuz, kökünden sökülmüş bir göçmendir. Yazar bize, yalnızca ilişkilerinde, hedeflerinde bir türlü dikiş tutturamayan, geri dönemeyen ama vardığı yere de ait hissedemeyen bir karakteri hissettiriyor. Bizler, ancak varoluşuna dair derin bir boşluk hisseden Eleni’nin, çıkılması kaçınılmaz yolculuğunun son dönemine şahit oluyoruz. Eleni’ye ataları tarafından vadedilmiş bir toprak yoktur. Her gittiği yerde bir misafirdir. Vardığı hiçbir yer kendisini “evinde” hissettirememiştir belki de. Bir yer evinde hissettirmiyorsa, o yere veda edilebilir mi? B.Cassin, bir kitabında, “nostalji kelimesinin nostos(dönüş)- algos(acı) dan geldiğini, nostaljinin; geri dönüş acısı olduğunu ve bu kelimenin; hem insanın uzakta olduğunda çektiği eziyet, hem de geri dönmek için katlanılan sıkıntı anlamına geldiğini” belirtir. (3) Bir göç hikayesine doğan Eleni için -nostalji- hissi mümkün müdür? Kim bilir, belki Eleni’nin ana semptomudur.

“Kaç sesi tanımalı insan kalbindeki sesi bulabilmek için? Kaç sınır geçmesi gerek evine ulaşması için?”

                                                                                                     T. Angelopoulo

Foto: Murat Dürüm

Oyunun bir diğer önemli vurgusu da adaya gelen mültecilere yönelik gösterilen tepkiler. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) açıkladığı rapora göre (4), dünyada yerinden edilen insanların sayısı 84 milyonu aşmışken, göç; hem ülkemizin hem de dünyanın en önemli insanlık sorunudur. Günümüzde ötekilere yönelik kötücül, düşmanca önyargıları irdelemek ve anlamak hayati derecede önem taşımaktadır. Sanatın gücüyle bu denli mühim dışsal bir değişenin, içsel olarak nasıl yorumlanabildiğini gözler önüne seren güzel bir örnektir, “Gabriel’in Düşü”.

Oyunda, mültecilere gösterilen en hiddetli tepkiyi kendisi de sürgün edilen ve hatta tüm bu geçmiş-şimdi-gelecek “git-gel”inde Turco adı ile -öteki-leştirildiğine şahit olduğumuz Angelos gösteriyor. Zamanında ötekileştirilmiş Angelos’un yaşadığı acı veren sürgün deneyimi ardından ev sahibi toplum içinde ayrımcılıkla karşı karşıya kalmış olması, ağır ve eziyet verici kaygılarını hep canlı tuttuğunu, yeniden ve her an alevlenebilir bir şekilde beklemekte olduğunu görüyoruz. Bireyde, derin bir çaresizlik hissiyle yaşanan sürgün deneyimi ardından, kimsenin kendisine yardım edemeyeceğine dair inanç gelişebilir ve derin bir yalnızlık duygusu hissedilebilir. Bu içsel umutsuzluk hali, yok olma korkusundan, sahte kendiliklere kadar zayıf baş etme becerileri geliştirmeye zemin hazırlayabilir. Kök salma umudu ile başarısız girişimlerde bulunan, hayatta kalma mücadelesi veren Angelos için, yeni gelen mülteciler arkaik korkularını yeniden hatırlatan yıkıcı birer tehdit unsurudur. Yaşamış olduğu geçmiş travmatizasyonlar ve aşağılanmalarla alakalı acı verici belleği bir başka mülteciye dair düşlemlerini daha da yıkıcı bir hale getirebilir ve kendisine yapılanları adeta bir intikam aracı olarak kullanabilir.

Foto: Murat Dürüm

Nitekim, oyunda Angelos’un mülteci kampını yaktığına şahit oluruz. Oyun bize yalnız Angelos’un değil, ev sahibi ülkede yaşayanlar için de, yeni gelenin toplumda yarattığı kaygıyı çok net bir şekilde hissettirir. Kamplar yakılır, mülteciler aç-susuz bırakılır ve onlara karşı eylemler başlatılır. Çoğu için, mülteciler tekinsizin temsili, aşina olmadığımız ama buna rağmen bildiğimiz bir varlıktır. İnsani nitelikleri ya hayli azaltılmış ya da tamamen inkar edilmiş durumdadır. Bu inkar hali, ya mülteci kamplarını yıkmaktan, yakmaktan çekinmemeye ya da olan biteni görmezden gelmeye sevk eder. “Öteki insan değilmiş/bizden değilmiş gibi algılanınca da, insanlık dışı davranışlar ve şiddet meşru hale gelir.” (5) Vamık Volkan, bu durumu “Ev sahibi ülkelerin psikolojik sınırlarının istikrarını tehdit eden tekinsiz ötekiyi temsil eden ve Avrupa’ya halihazırda adeta sel gibi akan göçmenlerin ve mültecilerin emsalsiz artışını gözümüzde canlandırdığımızda, bu ülkelerdeki birçok birey ülkelerinin toplumsal geleneklerinin ve ekonominin zarar görmesinden ve yeni gelenlerin kitlesel göçünü kaldıramayacaklarından dehşet duyar. Psikolojik açıdan ele alındığında temel olarak sahip oldukları büyük grup kimliklerinin ötekinin kimliği tarafından kirletilmesinden korkarlar”(6) şeklinde açıklar. Belki de, ülkenin kendi psikososyal ve sosyoekonomik güvensizliğinin insanlarda kaygı uyandırdığı süreç, bu kaygıya ve onunla bağlantılı şiddete yön verecek bir dış nesneye, bir yabancı güce ihtiyaç doğurduğu bir süreçtir.

Peki sebebi nedir yeni gelenin yarattığı bu kaygının? Öngörülemediği, üstlenilemediği değişimlere sebebiyet vermesinden mi korkulur? Tekinsizliği yalnızca bilinmeyeni barındırdığından mıdır? Yoksa kulağımızı kapattığımız, kendi içimizdeki göçmenin sesini mi duyurur? Belki de “Gabriel’in Düşü”nde, Borges’in Düşü’nü duymak gerekir:

Foto: Murat Dürüm

O öteki olacağım, bilmeden olduğum,
O öteki düşe, uyanık halime bakmış olan kişi. Şimdi onun değerlendirdiği,
Yakınmadan ve gülümseyerek…

                                                                                    J. Borges, Düş

Psikiyatrist Dr. BERNA AYGÜN

 

 

Referanslar:

  1. Kerouac, Jack. On the Road. New York: Penguin
  2. Aruoba, Oruç. Yürüme. Metis Yayınları
  3. Cassin, Barbara. Nostalji: İnsan ne zaman evindedir?. Kollektif Kitap
  4. UNHCR.org/2022-refugee-statistics/
  5. Akhtar, Salman. Immigration and Identity. Jason Aronson Inc. Publishers
  6. Volkan, Vamık. Göçmenler ve Mülteciler. Pusula Yayınevi.

 

3
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • Koç
  • Boğa
  • İkizler
  • Yengeç
  • Aslan
  • Başak
  • Terazi
  • Akrep
  • Yay
  • Oğlak
  • Kova
  • Balık
KOÇ BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün Koç burcunu bekleyen enerjiler, kararlılıkla ilerlemek için uygun bir dönemi işaret ediyor. Projelerinizi hayata geçirmek ve hedeflerinize odaklanmak için ideal bir zaman dilimindesiniz. Aynı zamanda, duygusal anlamda da dengeli olmaya ve ilişkilerde daha anlayışlı olmaya çalışmalısınız. Kendinize olan güveninizi yitirmeden, disiplinli bir şekilde ilerlemeye devam edebilirsiniz. Hayatınızdaki değişikliklere açık olun ve kendinizi geliştirmek için fırsatları değerlendirin. Tutkularınızı ve hayallerinizi takip etmekten çekinmeyin. Keyifli bir gün geçirmeniz dileğiyle!

BOĞA BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün Boğa burcunu bekleyen enerjiler iş ve kariyer konularında odaklanmanıza ve hedeflerinize doğru ilerlemenize destek olabilir. Sabırlı ve kararlı yaklaşımlarınız sayesinde zorlukları aşabilir, projelerinizi ileriye taşıyabilirsiniz. İletişim becerilerinizi kullanarak çevrenizdeki insanlarla daha iyi anlaşabilir, işbirliklerinde bulunabilirsiniz. Ayrıca bugün, stres ve endişelerinizden uzaklaşarak kendinize zaman ayırmak da size iyi gelebilir. Enerjinizi dengede tutmaya özen göstermelisiniz. Güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle!

İKİZLER BURCU YORUMU
YENGEÇ BURCU YORUMU

Bugün duygusal olarak hassas olabilirsiniz, sevgili Yengeç. İçsel dünyanızda biraz kararsızlık hissedebilirsiniz ve belirsizlikler sizi rahatsız edebilir. Ancak, kendinize zaman ayırarak duygularınızı anlamaya çalışın ve iç huzuru bulmak için kendinize şefkat gösterin. İlişkilerinizde de iletişim konusunda dikkatli olmanız gerekebilir. Partnerinizle daha anlayışlı ve sabırlı olmaya çalışın. Bugün iş ve kariyer konularında da dikkatli olmalı, dengeli bir şekilde ilerlemeye gayret etmelisiniz. Eğer karar verme aşamasındaysanız, acele etmeden düşünüp en doğru seçeneği belirlemeye çalışın. Aşk hayatınızda, romantik ve sevgi dolu bir gün geçirebilirsiniz.

ASLAN BURCU YORUMU

Bugün, Aslan burcuna mensup olanlar için duygusal anlamda hareketli bir gün olabilir. İletişim sorunları yaşayabilir, önemli konularda yanlış anlaşılmalar yaşayabilirsiniz. Kendinizi ifade etmekte zorlanabilirsiniz ancak sabırlı ve anlayışlı bir tutum sergileyerek bu durumların üstesinden gelebilirsiniz. Bugün, özellikle sağlığınıza dikkat etmenizde fayda var. Spor yaparak stresinizi atabilirsiniz. İş hayatında ise sabırlı ve kararlı bir şekilde ilerlemeye devam edebilirsiniz, başarılı olacaksınız.

BAŞAK BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün, Başak burcu insanlarının detaycı ve pratik zekalarını kullanarak çözüm odaklı projelere odaklanabilecekleri bir gün olabilir. Hem iş hem de ilişkilerinde detaylara dikkat etmeleri ve iletişimlerinde nazik olmaları önemli olacaktır. Sağlık konularında da kendilerine özen göstermeleri gerekebilir. Her zamankinden daha dikkatli ve sabırlı olmaları, günün enerjisinden en iyi şekilde faydalanmalarına yardımcı olacaktır. Umarım bugün için verdiğim bu ipuçları size yardımcı olur!

TERAZİ BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün Terazi burcunun insanları için ilişkilerde denge ve uyum arayışlarınız ön planda olabilir. İletişim konularında daha dikkatli olmanız gerekebilir, çünkü karşı tarafı yanlış anlama ihtimaliniz yüksek olabilir. Bugün kendinize zaman ayırarak içsel dengeyi sağlamak ve derin düşüncelere dalış yapmak da faydalı olabilir. Sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmek ve onlarla anlamlı konuşmalar yapmak da bugün size iyi gelebilir. Enerjinizi pozitif ve yapıcı yönde kullanarak bugünü keyifli bir şekilde geçirebilirsiniz. Umarım bugünkü burç yorumunuz size yol gösterici olur.

AKREP BURCU YORUMU

Tabii ki! Bugün Akrep burcunun insanları için duygusal bağlılıkların ön planda olabileceği bir gün olabilir. İlişkilerde derin duygular hissedebilir, güçlü bağlar kurabilirsiniz. Duygusal konularda sezgilerinize güvenebilir, içsel yolculuklara çıkabilirsiniz. Ancak, karşılaşacağınız bazı zorluklar sizi huzursuz edebilir. Olumlu düşünmeye özen göstermek, sorunların üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Sağlık konularına dikkat etmekte fayda var, güçlü ve sağlıklı kalmanız önemli olacak. Bugün, kendinize ve duygularınıza zaman ayırmak sizin için faydalı olabilir.

YAY BURCU YORUMU

Arkadaşlarınıza ve aile üyelerinize ne planladığınızı ve nereye gittiğinizi bildirin, ardından onları geziye katılmaya davet edin. Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, diğer insanları planlarınıza dahil ederek bazı ciddi liyakat puanları kazanabileceğiniz anlamına gelir.

OĞLAK BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün finansal konularda dikkatli olmanız gerekebilir. Beklenmedik harcamalara karşı tedbirli olmanızda fayda var. Ayrıca iş hayatında sağlam adımlar atmak ve hedeflerinize bir adım daha yaklaşmak için uygun bir gün olabilir. Sevdiklerinizle keyifli vakit geçirmek de size iyi gelebilir. Belirli konularda sabır ve özveri göstererek daha olumlu sonuçlar elde edebilirsiniz. Şans size gülebilir, bol şans!

KOVA BURCU YORUMU

Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, haritanızın en dinamik iki açısını kesiyor, bu nedenle yaratıcı bir çabada başarılı olmak istiyorsanız, şimdi ona en iyi şansı vermenin tam zamanı. İnsanların fikirlerinize ne kadar açık olduklarına şaşırabilirsiniz.

BALIK BURCU YORUMU

Bugün duygusal olarak daha hassas olabilirsiniz. İnsanlarla iletişimdeki inceliğiniz sayesinde yanınızdakilere destek olabilir, onları rahatlatabilirsiniz. Ancak, kendi duygusal ihtiyaçlarınızı da göz ardı etmemelisiniz. İçsel dengeye odaklanmak ve kendinize zaman ayırmak için fırsatlar yaratın. Enerjinizi doğru yönlendirmek, hobilerinize zaman ayırmak veya rahatlama teknikleri kullanmak size iyi gelecektir. Kendinizi yeniden motive etmek için yapıcı düşüncelere odaklanın ve geleceğe umutla bakın.

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM