11 Nisan 2019 Perşembe günü Asistanlarım Emre ve Gizem’le birlikte Ümraniye’deki İstanbul Çocuk Eğitimevi’ne gittik. Burada gönüllü olarak çalışan bir Hanımefendi bana ulaştı ve Ümraniye’de kalmakta olan gençlerle konuşmamın önemli olacağını söyledi. Suç işlemiş erkek çocukları burada cezalarını çekerken aynı zamanda eğitim olanakları sunulmakta. Ne gibi eğitim olanakları kısaca sıralamak istiyorum:
1. Okuma-Yazma Kursları:
2. Örgün Öğretim:
3. Açık öğretim Ortaokulu:
4. Açık öğretim Lisesi:
5. Çıraklık ve Mesleki Eğitim Hizmetleri:
6. Teknik ve Mesleki Kurslar:
7. Spor Kursları:
8. Kütüphane Hizmetleri:
9. Din Eğitimi ve Manevi Rehberlik:
Eğitimevi’nin başında bulunan Müdür gözleri ışıl, sevgi dolu dinamik bir Hanımefendi. Kartal’dan sorumlu Savcı geldi; dinamik, bilgili ve o da sevgi dolu biri. Çalışan öğretim görevlileri, psikolog ve rehberlerle tanıştım; enerjik ve ilgili bir ekip.
Devletimle gurur duydum. Zengin bir toplum değiliz, ama devletimiz bu çocuklar için olanaklar yaratmış.
Gençleri topladılar bir salona ve onlarla tanıştım. Her birinin gözleri bir başka öykü anlatıyor. Ve bu öykü hazin bir öykü. Gözlerinde açık seçik görüyorum, kimse bu gençlere, “sen benim umurumdasın, sana değer veriyorum, seni seviyorum, seni koruyacağım, senin için uğraş vereceğim,” dememiş. Kimsenin umursamadığı insanın gelişmesi, olgunlaşması ve saygı değer bir vatandaş olması olanaksız.
Devlet bu gençleri umursamış. Yönetim ve eğitim kadrosunu beğendim, olanaklar eksiksiz ve her yer tertemiz, pırıl pırıl.
Konuşmamda ısrarla onların kendi potansiyellerini umursamasının önemi üzerinde durdum. Beni dikkatle dinleyen bir delikanlıya adını ve kaç yaşında olduğunu sordum. Adının Hakan (gerçek adı değil) ve 18 yaşında olduğunu söyledi. Hakan, dedim, bundan yirmi yıl sonra sen bir eş ve baba olacaksın. Şimdi şu an senin içinde bu potansiyel var. İyi bir aile reisi ve iyi bir baba olmak ister misin? Senin için bu önemli mi?
Yüzüme dikkatle baktı. Önemli bir şey keşfetmenin heyecanı içinde, “Evet, iyi bir baba olmak isterim,” dedi. O geleceği dedim, şimdiden umursa. Doğmamış çocuğuna iyi bir baba olmayı şimdiden umursa! Sana bir soru soracağım, dedim, kendini geliştirmek için günde 30 dakika kitap okumaya zaman ayırmak ister misin? Ayırırım, dedi.
Salondakilere sordum, kendini geliştirmek için günde 30 dakika kitap okumaya zaman ayırmak ister misiniz? Kırk kişi elini kaldırdı.
Müdire Hanımla birlikte kitaplığın gelişmesi için konuştuk. Kitaplarımdan bir koli yapıp gönderdim Ayrıca geleceğin iyi niyetli kırk babasının her birinin adına SAVAŞÇI kitabımı imzalayıp göndermeye gücüm yettiği için şimdi şükür duygusu ile dopdoluyum.
Yazarlarımızı, meslektaşlarımı bu gençlerle tanışıp konuşmaları için teşvik ediyorum. Onların iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir vatandaş olmasına elimizden geldiğince katkıda bulunalım. Onların geleceği hepimizin geleceği.
(Doğan Cüceloğlu / 30 Nisan 2019)