(taş ekmek fırınından köz almıştı güzel dostum.. soğuktan korunma aygıtlarının en inanılmazıdır mangal.. ellerimizi ayaklarımızı uzatıp uzatıp ısınıyorduk.. dükkan önü-mangal başı.. çıtır çıtır çıtır)
-”yaa senin bi arkadaşın vardı hani gürsel”?
-”hani, çok konuşuyo, insanı kitliyodu”?
-”ne biliim la ben, arkadaşlarımın yarıdan çoğu böyle benim”
-”yahu senle de benle de can ciğerdi hani”?
-”hepimiz öyleyiz ulan, kimi soruyon, ip ucu ver”?
***
(dışarısı buz. ellerim, ayaklarım ve bilumum organlarım diğil salt, gözlerim de közde benim.. bildüüm işler diğil.. soruyorum devamlı güzel dostuma.. nedir bunun mantığı, nasıl oluyo bu köz? fındık kabuğu yakılırmış, altında bi hazne varmış, küller oraya dökülürmüş.. peki fırıncıdan nasıl isteniyo bu? hiç bişi anlamıyom. çıtır çıtır çıtır)
-”yaa gürsel hatırlasana, hani eşi esmerdi”??
-”oolum çoğumuzun eşi esmerdi, ben nasıl anliyim”?
-”yahu devlet memuruydu çocuk”?
-”ula yarımız devlet memuru.. tam olarak kim bu”?
-”hani sarhoşken asla zaptolunmuyordu”?
-”oolum tamamı öyledir benim arkadaşlarımın, başka bi ip ucu hatırlasana”?
***
(çaylar da geldi hadi, tam oldu.. donuyoz haala.. aklıma geldi birden.. anlattım güzel dostuma. bizim evin holünde odun-kabuk sobası vardı, oturma odamızda bi soba daha vardı, neydi acaba kömür sobası mıydı, sonra bi de salonda gaz sobası vardı.. o soba misafirden misafire yakılırdı ve salon kışları soğuk olurdu.. nedense bi de bakır mangal var idi evde.. pek ender yakılırdı, geceleri ekmek kızartırdı annem bana.. ablamla abim bilmez, onlar gurbette olurdu.. bi de balkonda ızgara yapmanın mangalı var idi, hiç denk gelmemişim la, onun közünü annem nasıl ayarlardı bilmiyum.. çıtır çıtır çıtır)
-”yaa gürsel, hani bu çocuk her dakka bana çok şeyler sunuyordu”?
-”oolum yerli yersiz maydonoz olurmuş her mevzuya işte, en az 10bin kişi tanıyorum böyle”
-”avcı gulübünün de müdavimiydi hem”?
-”yaa avcı kulübüne de giden yüzlerce kişiyiz, kimi anlatmaya çalışıyon tam”?
-”midye çıkarıyo yazları”??
-”en az 500 kişi var, zçdurtma azzna, kimi soruyon ooolum”?
-”arabasına bindik hani”?
-”5000 kişi var bu tanıma uyan”??
***
(kalorifer.. soba.. ufo.. magma tabakası.. hiçbişey şu köz kadar ısıtmıyo.. sırrını soruyorum güzel dostuma.. ve akşam külün üzerini kapatıp gittiğini, fakat sabah geldiğinde közün yeniden yandığını anlatıyo bana güzel dostum.. gardeşim, sen sevdiğinden ayrıldın, bitti mi yani aşkın, üzerini örttün sadece, için için yanmıyon mu dedi güzel dostum.. haaaa anladım sistemi dedim, aşk gibi bişi bu mangal közü olgusu, desene oolum.. o yüzden böyle sanat eseri gibi renkleri.. anladım şimdi.. çıtır çıtır çıtır)
-”saçları dökük hafiften”?
-”hepimiz kelleştik be gardeşim”?
-”abd’de arkadaşı vardı hani”?
-”750 kişi sayarım ahaşimdi abd’de arkadaşı olan”?
-”kaç kez maç izledik beraber hani”?
-”100 bin kişiyiz öyle oolum, başka ip ucu bul”??
***
en son..
amaaaaan gürsel sen de hiç kimseyi hatırlamıyon dedi..
***
bense oturup, külleri eşeledim.. kırmızı kırmızı közler parıldadı.. tablo gibiydi aynen..
sevdiğimin tatlı yüzü gibi..
1
2
3
4
5
6
