Yaşım yetmedi.
Allah öğrencisi olmayı nasip etmedi.
Şükür, öğrencisinin öğrencisi oldum.
Torun sayılırım.
***
Söylediği her türküyü dinledim. Yazdığı her yazıyı okudum.
Kendimi, Dostlar Korosu’nun manevi bireyi sayarım.
***
Bizim kuşak İstanbul çocuğu olduğunda hastaydı Ruhi Baba.
Son bir dinleti verdi. Artık elleri yavaşlamıştı. Sesi sorunluydu.
Alkış kıyamet Şan Tiyatrosu Salonundan ayrılanlar biliyordu aslında.
Son kez idi…
***
Cenazesi miting gibi oldu. 500 bini aşkın insan, yasak masak dinlemedi. Türküler, marşlar, sloganlar Zincirlikuyu’ya değin (galiba Taksim’den) yürüdü.
12 Eylül faşizmine karşı yapılan ilk eylemdi.
Bugün “bedel ödediğini” iddia eden güruh orada yoktu.
Nerdeydiniz oolum nerde?
***
Ruhi Baba’yı bu yönüyle anlatmak yanlış ve eksik olur.
Yoksullukla…
Yetimhanelerde…
Parasız yatılı okullarda…
Sonu opera sanatçılığıyla taçlanan emeği.
***
Bunları da geçelim.
Ruhi Su’yu anlatan iki bilgiyi yazayım sizlere.
a) Bir konseri öncesi, imza almaya gelen kadının biri yanlışlıkla üzerine oturup bağlamasını kırmış.
Ruhi Baba çok üzgünmüş. Ne oldu demişler. Kadına çok ağır konuştum demiş. Ne dedin ki demişler.
Beğendin mi yaptığını a kadın!!!
b) Ruhi Su tokalaşırken iki elini de kullanan biridir. Dostlarının ellerini sarmalayan biri yani.
Böyle insan var mı çevrenizde?
***
Sanırım geçen Eylül ayında İzler Dergimizi Ruhi Su’ya adamıştık.
Ben de oraya bir yazı yazmıştım.
Daha iyisini yazabileceğimi sanmıyorum. Bulup okumanızı dilerim.
İnsan sesi en iyi enstrümandır der ustamız.
Öğrettiği her şeye minnettarım. Hayatım değişti.
“Ne mutlu ki bize insan olmuşuz
İnsan sevgisini gerçek bilmişiz”.
Gürsel Ekmekçi
CAN AKENGİN BİLGİ YURDU DERNEĞİ bşk