ilkin, 2105 tarihli ve ”telif” başlıklı ulus gazetesi köşe yazımdan bi alıntı yapmalıyım;
Epey bi yıllar önce bi yazı döşendim, sevgili ULUS okurları anımsayacaktır.
Fena yazı değildi. CHP’nin başındaki adamda, Altı Ok’u taşıyabilecek ‘’Altı Ok’ka’’ isterim gibisinden bi ifade de kullandımdı yazı içerisinde.
Ve kıyametler koptu. Ne terbiyesizliğim kaldydı, ne edepsizliğim. Hatta;
-‘’Büssürü kadın okuyucun var, ayıptır be kardeşim’’,
-”Bak, yazılarını paylaşıyoruz bizler de kendi sayfalarımızda, bu saçmalığı nasıl paylaşacaz Gürsel”,
Geçtiğimiz ay, aynı ifadeyi değerli yazar Sn Bekir Coşkun üstadımız da kullanıverdi.
Kuşkusuz ki, haberi yoktu benden.
Sosyal medyada görebildiğim kadarıyla, bana terbiyesiz diyenlerin tamamı, bire bir aynı insanlar, Bekir Bey’in yazısını ayakta alkışladılar. Paylaştılar. Övdüler. Hatta bana gönderen de oldu!!!!
Şimdi, hem Bekir Coşkun’dan ‘’manevi telif hakkımı’’ talep mi edeyim, ne yapayım?
boş verin alışkınım. gelelim bugüne, 2020’ye..
(yazının başı ve devamı başka bi konu işlemiş zaten, gereği yok alıntıyı uzatmanın)
giresun’da yaşamanın birinci çilesi budur sevgili dostlarım. yaranamazsın, takdir görmezsin, hakkını teslim eden asla olmaz.. mümkün diğildir..
bu kompleksli insanlar yüzünden, birazcık abartsaydım duygularımı, koskoca bekir coşkun’la mahkemelik olur muydum, olmaz mıydım sizce?
yok yok!! usta’ya direkt hakaretten diğil. boş laflarıyla beni öyle bi çileden çıkartırlardı ki, en sonunda; ”ulan sizin de, bekir coşkun’uzun da” diye sinkaf eder, elin adamına durduk yerde sövmüş olurdum..
yetmezdi.. lüzumsuz itin biri, hem de sözcü okuru olmadığı halde, haber uçurur, usta’mızın gözünde beni ”kötü” eylerdi!!!
(daha geçtiğimiz aylarda yaşamadık mı bi benzerini? daltarağın biri sosyal medyada üzerime gelmedi mi, savcılığa kısa pantolonla gittim diye?? sözü uzatsam, atışmaya çevirsem, eninde sonunda alenen ”senin de savcının da” diye sövmeyecek miydim? al başına belayı vaziyeti doğmayacak mıydı elin şizofreni yüzünden)
usta’mız çok direndi.. son yazıdan belliydi zaten.. veda etti ve attaa gitti bugün bekir coşkun..
çok üzgünüm.. çok ağladım..
kendisiyle ilgili 2 bölüm vardır kafamda..
birincisi; bizler için çok şeyler ifade eden, her şeyimizi borçlu olduğumuz oğuz aral vefat ettiğinde, meğer bekir coşkun’un köpeği de ölmüş’müş aynı gün..
yaza yaza köpeğini yazmıştı, usta..
çok ayıp etmişti oğuz aral’a.. nedendi acaba?
ikincisi; ADD başkanı idim.. giresun’a 50’yi aşkın kıymetli ismin gelmesine vesile olmuştum, olmaya devam ediyordum.. bekir coşkun ve yılmaz özdil’e de ulaşmıştım tabi..
davet için aradığımda; yeminle anımsamıyorum, hangisiydi direkt konuştuğum, hangisiydi asistanıyla konuştuğum? ikisinden birinin bana giresun’da rakı-balık sözü vardı..
inşallah bekir coşkun diğildir!!!
(gelemedi ikisi de.. yurdun her yanından çok çağrılar almaktaydılar çünkü.. gürsel başkan, seni kırmayıp gelsek, her ilin davetine de gitmemiz gerekecek, gitmezsek çok ayıp olacak, öyle bi şansımız yok, diyorlardı.. üzüldüm.. anladım.. saygı duydum hep)
(ula ahaşimdi aklıma geldi.. o dönem, ard arda tuluyhan uğurlu-fazıl say-sunay akın-sevgi özel-oğuz aksaç vb vb isimlerin duyurusunu yaptımdı.. çünkü anlaşmıştık ADD giresun şb olaraktan.. uçak rezervasyonlarını bile yapmıştık.. bakın thy acentası osman tuncer abim ve yetkilisi kemal damcı kardeşim henüz ölmediler.. ama nasıl bi kısmetsizlikse, ben duyuru yaptıkça pkk iyice azıyordu.. 50 şehit 80 şehit 100 şehit derken.. mecbur iptal ediyorduk tek tek..
ula gürsel ekmekçi hayal görüyor diye benle uğraşmaları yoksa bundan mı? aslında ”yalancı” kulpu takmaktır dertleri de, yemezdir tabi.. diyemezlerdir açık açık.. tükürüğe boğar sevenlerim, terbiyesizleri!
bilmiyorum, bekir coşkun’da her nedense ”yetim çocuk” görüntüsü vardır.. mahçupluğu o tür bi mahçupluktur..
şimdi bizleri yetim bıraktı asıl..
tanışıp da ”bekir ağabey” diyemediğim için çok üzgünüm..
mekanın cennet olsun bekir ağabey..
şimdi ben nasıl soracam özdil’e;
-”abi rakı balık alacağım senden miydi”???
1
2
3
4
5
6
