– Burada… geçmişi anlatırken, “o” halihazırdaki siz misiniz… yoksa bir seyir hali mi var?
Daha çok seyrediyorum. O çocuk, kendi dünya algılayışı, duyguları, düşünceleri içerisinde bir iz olarak kalmış ama ben şimdi kendimi görüyorum; onun da dahil olduğu birçok kimyasal bileşimler olmuş bende. O çocuğun getirdikleri var ama daha başka birçok şeyler de var.
Farkına vardığım şey, bende en güçlü olan taraf o; sürekli merak eden, hayretle dünyaya bakıp bir şey anlamaya çalışan bir tarafım var. “Bu formül niye böyle? Kim yapmış bu formülü? Başka türlü olamaz mı?” gibi bu tür sorular gelirdi aklıma.
Çocukluğumu ziyaret ederken ortaya çıkan; sürekli soru soran, merak eden, anlamaya çalışan bir çocuk. Çoğu kere de izin verilmemiş.
– İzin verilmemesine karşın engellenemeyişini neye bağlıyorsunuz?
İçten içe, sormak istediğim şeylerde bilincimi körletmemişim. Bunda cumhuriyet kuşağı eğitiminin çok önemi var. Muazzez öğretmen gibi birinin hayatımda olması… Ortaokuldakiler, üniversitedekiler de çok önemli. Amerika’da doktora yapmam bunu iyice pekiştirdi.
Ama ben şimdi bir önceki sorunun cevabına ekleme yapmak istiyorum. Savaşçı’yı yazarken farkına vardım; çok önemli bir değişiklik olduğunu fark ettim. Kızılderili bilge Don Juan Matus, “savaşçının mütevazılığı” diye bir kavramdan bahseder. Der ki, “Savaşçı bu dünyada, doğada hiçbir şeyin daha önemli ya da önemsiz olduğunu düşünmez. Büyük resim içerisinde hiçbir şey diğerinden daha önemli değildir. Eğer sen kendini bir kurbağadan veya bir kuştan daha önemli görüyorsan, bu sadece senin bilgelikten uzak olduğunu gösterir.” Şimdi ben, içimde bunu böyle hissediyorum; kitap yazıyorum, ismim var ama içten içe, bir dağ başında, okuma yazma bilmeyen bir köylüden daha önemli ol- madığımı biliyorum. Bütünü ele aldığın zaman ve milyonlarca yılla birlikte baktığında bilemezsin neyin neyi göstereceğini. Her yaratığa gerçek bir saygı geliştiriyorum. Kolay kolay can alamam, onu görüyorum.
Çocukluğuma baktığımda da aynı tutum geliyor aklıma. Çocukluk dönemim ne kadar önemli ise yetişkinlik dönemim de bir o kadar önemli. “E benim çocukluğum, gidip onu kucaklayayım” diye bir duygu hissetmiyorum. Beni ben yapan unsurlar biraraya gelmiş, hepsi önemli.
Yani şu; ben çocukluğumun eseri değilim. Şu andaki Doğan olarak çok daha karmaşık bir sürecin eseriyim. Hâlâ devam eden bir süreç… Olmuş bitmiş değilim. Irmak akmaya devam ediyor.
(Damdan Düşen Psikolog / Sayfa: 32 – 33)