Bu yıl ikincisi düzenlenen Bi’ Aralık Festival’de 24 Aralık’a kadar 20 alternatif oyun Ankaralı tiyatroseverlerle buluşacak.

Sonbaharın gelişiyle hareketlenen Ankara’nın kültür sanat takvimi, bu yıl ikincisi düzenlenen Bi’ Aralık Festival ile daha da renklenecek. “Alternatif olmaları” ortak özellikleri olan 20 oyun 24 Aralık’a kadar Aralık Sahne’de tiyatroseverlerle buluşacak.

Adını 14 yıl önce 1 Aralık’ta kurulan Fareler Tiyatrosu’nun kuruluş tarihinden alan Aralık Sahne, Bi’ Aralık Festival’in bu yıl 2’ncisini gerçekleştiriyor. 24 Aralık’a kadar Ankara, İstanbul ve Bursa’dan 20 oyunun sahneleneceği festivali, Festival Koordinatörü İsmail Suat Öztürk ve Aralık Sahne’den Alp Bahadır’la konuştuk.

Aralık Sahne’nin pandemiden hemen önce kurulduğunu anlatan Öztürk, bu sahnenin Ankara’nın birçok tiyatro ekibine yuva olduğunu, çok fazla ekibin bu sahne sayesinde kurulduğunu, bu nedenle birçok tiyatronun da rahmi sayılabileceğini ifade etti.

Hedeflerini “alternatif özel tiyatro üretimlerini seyircilerle buluşturma” olarak tarifleyen Öztürk, geçen yıl Bi’ Aralık Festival’in ilkini düzenlediklerini, festivalin yıllarca sürmesi için ellerinden gelen çabayı göstereceklerini söyledi. Öztürk, “Aralık Sahne, Ankara seyircisine tekrar alternatif işlerin sevgisini aşılamak istiyor. Tiyatro ekiplerinin özgür bir şekilde çalışabileceği bir alan yaratmaya çalışıyor kendince” dedi.

Aralık Sahne’de herkesin komün halinde sorumluluklar aldığına dikkat çeken Öztürk, çalışma biçimlerini şöyle anlattı:

“Burada herkes komün havasıyla beraber kendilerinin mutlu oldukları yerde, burayı daha iyi bir yer yapmak için çalışıyorlar. Hepimiz aynı statüde olarak aynı yerdeyiz. Kime sorsanız bu tarz bir cevap alırsınız büyük ihtimalle.”

Festival programına dair de bilgiler veren Öztürk, Ankara seyircisi ile buluşmasını istedikleri alternatif işleri programa dahil etmeye çalıştıklarını, tüm oyunların ortak noktasının “alternatif” kavramıyla açıklanabileceğini, tiyatronun günümüzde bir evrim geçirmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi.

Tiyatronun geçirmesi gereken evrimi açıklamasını istediğimiz Öztürk şunları söyledi:

“Devlet Tiyatroları’na ‘düşman’ olmak bence mümkün değil. Çünkü sosyal bir devletiz ve tiyatronun ulaşamayacağı çok fazla yere tiyatroyu ulaştırma şansı sağlıyor Devlet Tiyatrosu. Bunun dışında maddi olarak da hiçbir özel tiyatronun yetişemeyeceği imkanlarla, yetişemeyeceği koltuk sayılarıyla oynuyorlar. Bu yüzden onları eleştirip kendimi hedef tahtası yapmak da istemem, haklarını da yemek istemem. Ancak tiyatronun biçimsel olarak günümüz insanına uygun bir hale gelmesi gerekiyor. Ankara’da her gün binlerce insan eğlence sektörünün farklı kollarına biletler alıyorlar. Sinema, konser, festival, tiyatro bunların hepsi bunun bir parçası ve insan sürekli evrim geçiriyor. Tarihin bin 500 yılda geçirdiği evrimi biz 20 yıllık bir süreçte geçirdik. Çok küçük icatlardan sonra bir anda bütün dünya herkesin haber alabildiği, herkesin iletişim kurabildiği bir yere geldi. Seyircinin ne istediği de tiyatronun imkanları da her gün değişecek. Bu imkanları başka eğlence sektörleriyle mücadele etmek yerine onlara bir imkân sağlayarak ya da tiyatronun ayrı olduğu, güçlü olduğu yanları daha da güçlendirerek, belki bir anlatı formu olarak kullanarak, belki post dramatik bir yapıya çekerek, belki dramatik yapının yeni bir sahnelenme biçimini sergileyerek değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Kişisel fikrimi sorarsanız tiyatronun avantajı seyircinin beni görebilmesi, benim o an orada olduğumu bilebilmesi, benim bir hata payımın olduğunu, benim bir insan olduğumu bilebilmesi. Bu avantajı sergilerken de istediğimiz şey seyircinin bunu hissetmesi. Bir sinema perdesi gibi seyir alanı ve seyirciyi ayırmak yerine aynı salona girdiğimiz, aynı nefesi aldığımız aynı sıcaklığı hissettiğimiz bir yer. Bir atmosfer yaratmamız, bizim gücümüz, bizim alanımız bu.”

CESARET DEĞİL HAYALPERESTLİK

Özel tiyatroların ekonomik olarak zorlu günler geçirdiğini ancak festival oyunlarını seçerken kadro ya da dekor sınırlamasına gitmediklerini söyleyen Öztürk, “Umarım bir gün herkesin hiç düşünmeden sadece istediğini yapabildiği bir dünyada yaşarız. O dünyaya gelene kadar da o dünyada yaşadığımızın hayaliyle, umuduyla devam edebiliriz. İnsanlara bizim imkânımız 3 kişi ya da 5 kişi demek zorunda değiliz. Festivalimizdeki oyunları ağırlama biçimlerimizi, seçtiğimiz oyunları buna göre kısıtlamayabiliriz bence. Biraz hayalperest olmakla alakalı, cesur olmakla değil” dedi. Öztürk son olarak festival kapsamında sahnelenecek oyunların çoğunun Ankara seyircisi ile ilk kez buluşacağını söyledi ve seyirciden kendilerini yalnız bırakmamalarını istedik” ifadelerini kullandı.

“TARİHTE AÇILAN SON TİYATRO OLAMAYIZ”

Festival programındaki ilk oyun olan Fareler Tiyatrosu’nun “Böcekler” adlı oyununun yazarı ve yönetmeni Alp Bahadır ise ilk olarak Aralık Sahne’nin kuruluşunun pandemiye denk gelmesi ile yaşadıkları kaygıyı anlattı. Aralık Sahne’nin kurucularından Onur Gazdağ ile sahnenin duvarları örülürken pandemi haberini aldıklarını söyleyen Bahadır, Gazdağ’ın kendisine “Tarihte açılan son tiyatro olamayız biz. Olacaksak müze değerimiz var” dediğini aktardı.

Pandemiyi prova dönemi olarak değerlendirdiklerini belirten Bahadır, devletin destek vermeyi bırakmak için tiyatroları serbest bıraktığını ancak bu sefer de sokağa çıkma yasakları nedeniyle sorunlar yaşadıklarını ifade etti. Bahadır, sermayelerinin çoğunu harcayarak bu süreci atlatabildiklerini dile getirdi.

Pandemiden önceki yılın özel tiyatrolar için çok iyi bir yıl olduğunu vurgulayan Bahadır, Devlet Tiyatroları’nda her oyunun oynanamayacağını bu yüzden de seyircinin özel tiyatrolara yöneldiğini söyledi. Bahadır, “Devlet Tiyatroları’nda her şeyi oynayamazsınız, her şeyi temsil edemezsiniz. Çok güzel dekorlar olur. Çok güzel atmosfer olur ama alt metin olarak çok yeterli olmazlar. Oyunculuklar da iyi olur ama burada ‘Madonna Kürk Mantolu’ oyunumuz Raif’in gözünden değil Maria’nın gözünden. Bunu Devlet Tiyatroları’na koyamazsın ya da benim ‘Böcekler’ oyunum öbür dünyanın olmadığını anlatıyor. Öldükten sonra da başka böceklerin bizi sindirdiğini anlatıyor ve ‘Sen şirk mi koşuyorsun’ diye bunu oynatmayabilirler” dedi.

Bi’ Aralık Festival’de bu yıl, “Böcekler”, “Köprüdekiler”, “Oyuncakçı”, “Madonna Kürk Mantolu”, “Primis: İnanna/İştar’ın Son Dansı”, “Monachopsis”, “Hiçbirimiz”, “Alchera”, “Sanat”, “Çürüme”, “Puro ile Leyla”, “Şikayet”, “Film Anlatıcısı Kız”, “Medea’nın Parmak İzleri”, “Nasıl Bilirdiniz”, “Uyandığımda Sesim Yoktu”, “Öfkenin Yakın Geçmişi”, Naif Bey ve Yaveri”, “Machbet Mutfakta” ve “Übü” adlı oyunlar sahnelenecek. Festivalin programına Aralık Sahne’nin Instagram hesabından ulaşılabiliyor.

Kaynak: https://anayurtgazetesi.com/haber/12811856/bu-festivalin-anahtar-kavrami-alternatif