Alacakaranlıkta Bir Cadı Avı Hikayesi: “Cadı Kazanı”

Alacakaranlıkta Bir Cadı Avı Hikayesi: “Cadı Kazanı”

Perde henüz kapalı, seyirciler salonda yerlerini almış, cep telefonlarını kapatırken ya da sessize alırken sahneden salona doğru perde arkasından kadın sesleri gelmektedir…

Ve perde!

Alacakaranlık bir sahne bizi kucaklıyor. Seyirci üzerine düşen  rolünü oynamaktadır, sessizce ışığın geldiği yöne bakmakta, fakat bazı seyirciler cep telefonlarının ışığından anladığım kadarıyla hala sosyal medyadan kopamamış, sahne ile irtibatını gelecek sese bırakmış gibidir…

Ağır ağır perde açılır, bir grup kadın sahnenin ortasında oluşturulmuş platformda dini bir ritüeli gerçekleştirmektedir…

Seyirci sessizce alacakaranlık içinde ışığı ve sesi takip etmektedir…

Hasta bir kız çocuğu ve çevresinde olanları zaman içinde anlayacağız, fakat konu tanıdıktır…

Endişe ve korku, olacakların habercisidir…

Şeytan kızı teslim almıştır, ondan şeytanı çıkarmak için o konuda din adamları çağrılacaktır, özellikle köyün zengini şeytan fikrinin herkes tarafından kabul edilmesi için baskı yapmaktadır. Papaz Parris bu duruma önce direnir, fakat kısa zamanda fikri değişecektir, bir fırsattır belki, köyde kendisini dinlemeyenleri cezalandıracak bir olanak ortaya çıkacaktır…

Oyunun kurgusu kısa sürede seyirciyi saracaktır. Fakat alacakaranlıkta oyuncular o kadar gölgede kalmaktadır ki, sesleri, mimikleri görünmez olmakta, yüksek sesli diyaloglarda sesler birbirine karışmaktave anlaşılmaz olmaktadır… Yükselen her replik sonrası acaba ne diye konuştular diye tahmin etmek adeta seyirciye verilmiş bir görevdir…

Alacakaranlık, mimikler ve ses iç içe geçmiştir…

İlk bölümde oda vardır, ama duvarı yoktur, çünkü o duvarın kafamızın içinde oluşmasını sağlamak için, yönetmen platform ile seyirci arasından zaman zaman oyuncuları geçirerektir. Odanın içi ve dışı seyircinin kafasında canlandırılması oldukça iyi bir tercihtir, bu sayede hem sahnede perspektif yaratılmakta hem de gerçekte olmayan bir duvar örülmektedir…

Abigail Williams, önce kenarda duran bir karakterken, kısa zamanda intikam duygusu onu oyunun merkezine taşıyacaktır… İntikam duygusu ve köylülerin toprağını ucuza kapatmak isteyen tüccar ve papazın kendisini dinlemeyenlere ders verme arzusu bir “cadı kazanı” kaynatır…

Kazanın altına ateş verilmiştir, o ateş istenilenin üstünde olaylara gebedir…

Papaz Parris kızını iyileştirmesi için şeytan kovma uzmanı Papaz Hale’i haber çağırır. Böylece “cadı avı” başlar. Genç kızlar suçlamalardan kurtulabilmek için diğer insanlara cadı iftiraları atmaya başlarlar.

Köyde ne kadar kadın varsa potansiyel suçludur!

Soruşturmalar, sorgular derken, iş mahkemeye kadar varır… Kızların suçlamaları yüzünden çok sayıda insan kurulan yüksek mahkeme tarafından tutuklanır. İlgisi olsun olmasın, köyde yaşayan her kadın cadı olduğu kuşkusu ile gözaltına alınır ve bu cadı avında delil ve şahide gerek olmadan kararlar verilir. Küçük bir kuşku ölüm kararının verilmesi demektir, çünkü yasaları yazan Tanrı’dır ve Tanrı buyruğu bu konuda nettir: ya ölüm ya da yaşam! Ya suç ya da suçsuz… Ya masum ya da suçlu… Her şey siyah ya da beyaz olmalıdır, arası yoktur…

Sorgular esnasında görülür ki, her insan bir anlamda “cennet ve cehennemi sırtında taşıyor”

Ortaçağ karanlığının inanca dayalı düşünce yöntemiyle yürütülen mahkeme süreci o kadar masumu ateşe atmaktadır ki, delile ve akıl yürütmeye gerek bile duyulmaz. Verilen kararlara karşı itiraz hakkı da yoktur. Günümüz deyimi ile “şeriatın kestiği parmak acımaz!”. Ama kadınların idam sehpası kurulmuştur, kurulan sehpa kaçınılmaz olarak işlevini yerine getirecektir…

“Çok garip ve kötü zamandan geçiyoruz, karanlığın içinde kendimize yol arıyoruz” diye fikrini ve itirazını ortaya koyan çiftçi Proctor ve ailesi, bu cadı avının ortasına düşmüştür…  Proctor, Tanrı’nın yasaklarından biri olan zina suçunu işlemiştir. Bu suçun ortağı olan Abigail, kişisel hırslarına bir takım hurafeleri ekleyip mahkeme önünde intikamını alacaktır… Abigail için, uydurduğu hikayeye Ortaçağ mantığıyla bakanları inandırmak zor bir şey değildir, içine şeytan (intikam duygusu) girmiştir, şeytan her yerdedir ve en büyük düşmandır… Bez bir bebeğin büyü aracı olduğunu iddia eder ve hiçbir şeyden haberi olmayan Proctor’un karısı Elisabeth’in sonunu hazırlar…

Mahkeme, yalanlarını bir ölüm kalım savaşına dönüştüren kızların ifadelerinde kimin ismi geçirmişse soruşturmaya alır… Mahkemeye düşen herkes kendisini umutsuzca kurtarma mücadelesindedir, ama kuşku o olanağı ortadan kaldırır, çünkü kuşku varsa suç vardır ve idam kaçınılmazdır… Salem köyü aklın ve bilimin her geçen gün iğdiş edildiği bir cehalet ikliminde, hurafelerin, bağnaz inanışların ve bunlar üzerinde yükselen despot iktidarın onlarca insanın canını aldığı bir karanlığa gömülür.

İki perdeden oluşan oyunda, sahne çoğunlukla alacakaranlıktır.. Oyuncuların mimikleri seslerinde gizlidir… Işık, oyunculardan çok, olay örgüsünü yeniden yorumlayan yönetmenin istemleri yönünde kullanılmaktadır ve alışık olduğumuz gibi oyun içinde hareketi izlememektedir, bir iki sahne hariç. Müzik zaman zaman o kadar çok yükselir ki, replikler müzik içinde yok olur… Oyuncular verilen görevi yapmıştır, alacakaranlıkta oldukları için genelde mimiklerini görme şansına erişemedim ama her sahnede rollerinin hakkını verdiklerini düşündüm… Oyun boyunca, oyuncuların sahnenin alacakaranlığında kalmamalarını ve özellikle oyun ritminin yükseldiği anlarda seyirciyi biraz daha kucaklamalarını isterdim… Seyirciyi bu kadar dışarıda bırakmadan hikayeyi ve karakterleri izlememiz sağlanabilirdi diye düşündüm.

Arthur Miller, yaşadığı dönemde sansüre karşı sesini yükseltmiş ve cadı avını merkeze alan bu oyunla baskıya tepki göstererek “sessizlerin sesi” olmuştur… Oyun, tüm dünyada hem beyazperdeye hem operaya uyarlanmıştır.  Her fırsatta tekrar tekrar sergilenmesi gereken oyunlardan biridir…

Ülkemizde de zaman zaman sahnelenmiş olan “Cadı Kazanı”nın bugün bir kere daha sahnelenmesi çok anlamlıdır… Kuşkusuz, yaşadığımız zaman diliminde de “cadı avları”na tanıklık ediyoruz. Fakat biz de sırtımızda ne cenneti ne de cehennemi taşıyoruz… İnsanlık tarihinden öğrendiğimiz bir şey vardır: Girilen her karanlık girdaptan “başka bir hayat” ile çıkışın mümkün olduğunu biliyoruz…

“Umut her zaman vardır ve o umut her zaman okuyana ve izleyene verilmelidir” düşünceleri içinde salondan ayrıldım.

İSMAİL CEM ÖZKAN
Cadı Kazanı Künye:

Yazan: Arthur Miller
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu – Vedat Günyol
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Dekor Tasarımı: Metin Deniz
Kostüm Tasarımı: Nihal Kaplangı
Müzik: Emrah Can Yaylı
Işık Tasarımı: Kemal Yiğitcan
Efekt Tasarımı: Hanefi Topraktepe
Hareket Düzeni: Senem Oluz
Dekor Uygulama: Murat Gökden – Duygu Ateş
Kostüm Uygulama: Hacer Duran – Sibel Usanmaz
Yardımcı Yönetmen: Eraslan Sağlam
Reji Asistanları: Onur Demircan – Salih Şimşek – Özge Kırdı

Oyuncular: Berfu Aydoğan, Berna Adıgüzel, Burak Davutoğlu, Canan Kübra Birinci, Ceren Kaçar, Emre Çağrı Akbaba, Eraslan Sağlam, Ersin Sanver, Ezgim Kılınç, Fatma İnan, İbrahim Can, Mehmet Bulduk, Nilay Yazıcıoğlu, Onur Demircan, Ozan Gözel, Rozet Hubeş, Selçuk Yüksel, Selen Nur Sarıyar, Zeki Yıldırım

0
Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Merhaba! Bugün Oğlak burcundaki kişiler için finansal konular ön planda olabilir. Maddi konularda daha dikkatli olmanız gerekebilir. İş hayatınızda disiplinli ve kararlı adımlar atarak hedeflerinize daha hızlı ilerleyebilirsiniz. Aynı zamanda sevdiklerinizle vakit geçirerek duygusal dengeyi sağlamanız da önemli olacaktır. Ufak tefek sağlık sorunlarına karşı dikkatli olmanızda fayda var. Sevgiyle kalın!

KOVA BURCU YORUMU

Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, haritanızın en dinamik iki açısını kesiyor, bu nedenle yaratıcı bir çabada başarılı olmak istiyorsanız, şimdi ona en iyi şansı vermenin tam zamanı. İnsanların fikirlerinize ne kadar açık olduklarına şaşırabilirsiniz.

BALIK BURCU YORUMU

Bugün duygusal olarak daha hassas olabilirsiniz. İnsanlarla iletişimdeki inceliğiniz sayesinde yanınızdakilere destek olabilir, onları rahatlatabilirsiniz. Ancak, kendi duygusal ihtiyaçlarınızı da göz ardı etmemelisiniz. İçsel dengeye odaklanmak ve kendinize zaman ayırmak için fırsatlar yaratın. Enerjinizi doğru yönlendirmek, hobilerinize zaman ayırmak veya rahatlama teknikleri kullanmak size iyi gelecektir. Kendinizi yeniden motive etmek için yapıcı düşüncelere odaklanın ve geleceğe umutla bakın.

YAZARLAR / Tümü
admin: hafta sonları gitmeli
2023-07-15 00:59:20