“Türk Tiyatro Tarzının Membaından Yetişmiş Son Temsilcisi: Zeki Alpan”

“Türk Tiyatro Tarzının Membaından Yetişmiş Son Temsilcisi: Zeki Alpan”

Erdem Beliğ Zaman yazdı…

Bu yazı Karagöz Sanat Dergisinin ilk sayısında yayınlanmıştır. Zeki Alpan’ın 30. vefat Yıldönümü anısına tekrar yayınlıyoruz…

Yazımın başlığındaki “Türk Tiyatro tarzı” ifadesini bilerek kullandım, çünkü ülkemizin, geçtiğimiz asrın sonuna kadar böyle bir oyunculuk tarzı vardı ve ne yazık ki bu tarzın büyük temsilcilerinin hemen hepsi vefat etti. Bu tarz, geçen asrın ortalarından beri bilhassa otorite sayılan tiyatro hocalarımız tarafından “geleneksel” tasnifine sokulup tiyatrodan tasfiye edilen ve bu tasfiyeyle beraber kendimize ait bir tiyatroya sahip olmamıza mâni olunan tarzın ta kendisidir.“Edebiyat tasniflerine ne buyuruyorsunuz?” sorusuna: “Divan edebiyatı, Tanzimat edebiyatı, Tekke edebiyatı ve Halk edebiyatı gibi tasniflerin kimler tarafından yapıldığını bilmiyorum. … Ben yalnız bir edebiyat biliyorum. …” (1) diyerek, aslında tek bir edebiyatımızın olduğunun altını çizen edebiyat tarihçimiz İbnülemin Mahmud Kemal Efendi’nin edebiyatımız minvalinde belirttiği hatalı tasnifin bir benzeri edebiyatın kardeş sanat sahası olan tiyatro için de yapılmıştı. Öyle ya, tiyatromuz bir zamanlar “Geleneksel, Modern, v.s.” şeklinde tasnif edilmeyip başlı başına yekpare bir türdü. Bu türün İsmail Dümbüllü, Muammer Karaca, Muzaffer Hepgüler, Tevhid Bilge, Toto Karaca gibi temsilcileri vardı ve belki de en uzun süre sanat hayatına devam edeni Zeki Alpan’dı…

Zeki Alpan, 1908 senesinde bugün yaygın bilinen ismiyle Gümüşsuyu Askerî Hastanesinde doğdu. Babası Çanakkale gazisi Kemal Bey, annesi Zeki Bey henüz dokuz aylıkken vefat eden Zerra Hanım’dı. Bir de kendinden birkaç yaş büyük Hakkı isminde bir ağabeysi vardı. Zeki Bey’in baba evi o devir alaturka tiyatrosunun merkezi olan Şehzadebaşı’nda, Şehzadebaşı Karakolu’nun hemen yanındaydı. Böyle bir muhitte büyüyen diğer emsalleri gibi Zeki Bey’in de tiyatroya merak sarmaması bittabi beklenemezdi. Zeki Bey sahneye ilk defa dört-beş yaşında, Kel Hasan Efendi’nin bir piyesinde çıktı. Piyesi için mahalleden çocukları toplayan Kel Hasan Efendi, sahnede o meşhur tuhaflıklarıyla halkı güldürürken, Zeki Bey, Kel Hasan Efendi’nin sırtına atlar ve kahkahalardan nasibini alır! Bu hareket komedisiyle Hasan Efendi’yi şaşırtıp, halkı da güldüren Zeki Bey; Hasan Efendi’nin sırtından iner fakat bir daha sahneden inmez!

Tiyatroya merakı sebebiyle küçük yaşlardan itibaren zaten evine de yakın olan Şehzadebaşı’ndaki muhtelif tulûat heyetlerinde sahne alan Zeki Bey; Komik-i Şehir Nâşid Bey ile de çalışır. Alaturka komikliği, ortaoyununu ve tulûatı Kel Hasan Efendi, Nâşid Bey gibi ustalardan ve diğer tulûat heyetlerinden öğrenir. Zeki Bey, içindeki müteşebbis ruhun bastırmasından olacak, henüz on yedi yaşındayken İstanbul’da kendi kumpanyasını kurup temsiller vermeye başlamıştı. Heyetinin ismini de devrin Cumhuriyet ruhuna uygun düşecek şekilde “Ankara Sanat Tiyatrosu” koymuştu. Üstelik çoğumuzun bildiği, Ankara’daki meşhur AST’tan tamı tamına otuz beş sene evvel! Artık Zeki Bey patronu bulunduğu heyetiyle ve başka kumpanyalarla uzun seneler Anadolu turnelerinde temsiller vererek geçimini tiyatrodan sağlamaya başlamıştı.

Zeki Bey, ilk şöhreti İkinci Cihan Harbi’nin yeni başladığı senelerde, Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Perihan Altındağ gibi hanendelerin sahne aldığı Taksim’de Kristal Gazinosu’ndaki revülerde sahne alarak tattı. Bu revülerdeki muvaffakiyeti ona, Muammer Bey’in de (Muammer Karaca) bir operet heyetiyle beraber çalıştığı Tepebaşı Bahçesi’ndeki revülerde oynama imkanı tanıdı. Zeki Bey rüşdünü bu revülerle iyice ispat etti. Bu revülerden alkışlarla ve kahkahalarla uğurlanan Zeki Bey soluğu devrin yıldızlar geçidi olan Ses Opereti’nde aldı. Kadrosundan öyle isimler gelip geçmişti ki Ses Opereti’nin: Avni Dilligil, devrin tiyatro eleştirmenlerince daima methedilen Muammer Karaca, Arap taklitleriyle meşhur devrin baş aktörü Vedat Karaokçu, o zamanki eşi Handan Karaokçu, Tevhid Bilge, Toto Karaca, Muzaffer Hepgüler, Kenan Büke, Aziz Basmacı, Ali-Celal Sururi kardeşler, Hikmet Karagözlü, Nevzat Okçugil, Güzin Özipek, Râfet Gülerman, Ayla Karaca… ve daha nicesi! Bu heyetten, baş gösteren bir tatsızlık sebebiyle önce peşine kadrodan birkaç kişi takarak Avni Dilligil; akabinde de yıldız isimlerle Muammer Karaca ayrılınca Ses Opereti oldukça kan kaybetti. Nitekim siyasî belirsizlik de bu meselelere ilâve olunca Zeki Bey bir müddet başka heyetlerde çalıştı.

Umumî Harp bitip de siyasî istikrar tekrar sağlanınca; büfe işletmeciliğinden gelmesi hasebiyle “Fıstıkçı Rasim” olarak tanınan Rasim Day; Süreyya İlmen’in oğlu Âtıf İlmen ile ortak olarak Ses Tiyatro’sunda bu sefer Şen Ses Opereti’ni açtı. Bu operete hem oyuncu, hem yazar, hem de rejisör olarak katkı sunması için Zeki Alpan’ı davet etti. Zeki Bey bu daveti kabul etti ve kendi yazdığı “İstanbul-Paris” isimli oyunla beraber Şen Ses Opereti’nin perdelerini açtı. Şen Ses Opereti’nin ilk kadrosunda Tevhid Bilge, Nevzat Okçugil, Kenan Büke, Vahdi Ersin, Ekrem Dümer, Zafer Önen, Vahi Öz, Mehmet Özekit, Melahat Özekit, Salih Tozan, Salih Özmutlu gibi isimler mevcuttu. Zeki Bey İstanbul seyircisi nezdindeki esas şöhretini burada, kapalı gişe oynayan “Migros Evleniyor”, “Çiklet Kralı”, “Bursa Gülü” gibi piyeslerle kazandı. Bunlardan “Çiklet Kralı” tam üç sezon boyunca temsil edildi! 1960-61 sezonuna kadar burada çalışan Zeki Bey, zaman zaman Sururiler’in, Vedat Karaokçu’nun, Muzaffer Hepgüler’in ve Toto Karaca’nın müşterek patron oldukları İstanbul Opereti’nde (sonra İstanbul Tiyatrosu ismini alacak) misafir sanatkâr payesiyle oyunlar sahneye koydu. Akabinde Karaca Tiyatro’ya geçti. Muammer Bey o devirde, 1960 Askerî İhtilâl’inin yol açtığı siyasî ve içtimâî kargaşanın da sebebiyet vermesiyle zor günler geçiriyordu. Zeki Bey’in de oynadığı “Hükümetin İşine” isimli piyes turnelerle beraber Karaca Tiyatro’yu iflasın ellerine düşmekten kurtardı. Hemen peşinden Zeki Bey’in sahneye koyduğu “Lahmacun Cumhuriyeti” piyesi de büyük takdir kazandı.

Karaca Tiyatro’dan ayrıldıktan Aksaray Küçük Opera’da, aynı tiyatrodan ayrılan Âdile Naşit’le beraber bir heyet kurdu ve “Ahududu” piyesiyle beraber perde açtılar. Heyetleri daha sonra Şişli’de bir apartmanın en üst katındaki Kervan Tiyatrosunda da sahne aldı. Bu heyetin dağılmasından sonra Zeki Bey, İstanbul Tiyatrosunda, Nejat Uygur Tiyatrosunda ve Kenan Büke’nin-Aziz Basmacı’nın Bulvar Tiyatrosunda misafir sanatkâr olarak çalıştı. 1970’li senelerde geldiğinde artık kendini tamamen sinemaya verdi. 1980’li senelerde sinemanın eski kuvvetini kaybetmesiyle tekrar aktif tiyatro hayatına dönen Zeki Bey, bu defa bir ortaoyunu kumpanyası kurdu ve memleketin dört bir tarafında temsiller vermeye başladı Kendisinin Kavuklu olduğu kumpanyasının kadrosunda Pişekâr olarak İhsan Dizdar, Karadenizli taklidiyle Tevhid BilgeMuhteşem Durukan, meddahlığıyla meşhur Aram Çerçi, Tekin Siper, Deniz Dümer ve Kavuklu arkası rolünde Selahaddin isimli bir zat vardı. Bu kadronun icra ettiği “Kanlı Nigar” ortaoyunu aynı zamanda meydanlarda oynanan son dört başı mamur ortaoyunlarındandı. Zeki Bey bu ortaoyununu, meydanların yanında gittiği yerin imkanları dâhilinde sahnelerde de icra etmiştir. Aynı zamanda bu ortaoyununun bir kısmını TRT çekimle kayıt altına almıştı.

Zeki Bey’in bir hususiyeti de makyörlüğüydü. Zeki Bey, tiyatroda çalıştığı devirlerden itibaren makyaj malzemelerini kendisi imal eder, başta kendisininki olmak üzere birçok aktörü ve aktristi kendisi makyaj ederdi. Ses Opereti’nde pekiştirdiği şöhretini sinemaya taşıyan Zeki Alpan, Fikri Rutkay’ın rejisörlüğünü yaptığı, Türk-İtalyan müşterek yapımı olan Safiye Sultan filmiyle beraber sinema makyörlüğüne de başladı. Bu tarihî filmin makyözlüğünü yapmak maksadıyla Türkiye’ye gelen İtalyan makyör tek başına makyaj işine yetişemeyince etrafa, “sizde bana yardımcı olacak makyör yok mu” diye haber salar. Tiyatrodaki makyörlüğüyle meşhur Zeki Alpan’ın ismi kendisine salık verilince İtalyan makyör, Zeki Alpan’ı yardımcısı olarak makyörlüğe alır. Zeki Bey’in bu mevzudaki maharetini gören İtalyan makyör kendisini: “Bella makyör!” diyerek methetmiş, bu metih kendisinin uzun seneler boyunca sinema makyörü olarak çalışmasının önünü açmıştı.

Zeki Bey’in oyun tarzında yetiştiği muhit itibariyle klasik üslubumuzun, ortaoyunun izleri görmek kabildi. Komik olmak için mübalağaya kaçan; Avrupa palyaçolarının hareketlerine benzeyen hareketlerden, onlarınkini andıran paçavra kıyafetlerden uzak dururdu. Nitekim Muammer Karaca, Vedat Karaokçu, Naşid, Hazım gibi ciddi ve kabiliyetli komiklerle çalışmıştı. Kendisinin, Kavukluların mahirliğini belirleyen; Kavuklu Hamdi, Dümbüllü İsmail Efendi gibi Kavukluların türünün en güzel örneklerini verdikleri tekerlemeler misali espri kalıpları ve nevi şahsına münhasır nükteleri vardı. Bir tanesi şöyleydi: “Aşk bir lahanaya benzer. Kimi turşusunu yapar, kimi kapuskasını yapar, kimi dolmasını yapar, kiminin elindeyse koçanı kalır!”

Zeki Alpan, yazdığı piyeslerde ve sinema filmi senaryolarında da klasik espri kalıplarımızı ustaca kullanmasını bilmişti. Mesela bir piyesinin ismi “Hurşit Çiftelli Almanya’dan Geldi” idi (Bu piyesin ismindeki kafiyeyi andıran ses âhenginde şüphe yok ki Karagözvarî espri kalıplarının tesiri mevcuttur). Zeki Alpan, Türk tarzı espri kalıplarını sadece piyes yahut film isimlerinde kullanmazdı. Bazan halk mizahının kahramanlarını da piyeslerine, filmlerine dahil ederdi; bazan da klasik mizahımızdan hareketle “bizimleşen” türde tavrı (tulûat, düetto, operet, trio ilh.) da kullandığı olurdu. Gene senaryosunu yazdığı filmlerden “Nasreddin Hoca ve Timurlenk” filminde efsanevî Halk mizahı kahramanımız Nasreddin Hoca’yı; “Caz-Saz” ve “Yıldızlar Revüsü”nde devrin tulûattan yola çıkarak yapılan operet türünü kullanarak Türk tipi mizahı kendince uygulayarak değiştirdi ve geliştirdi. Bu mizah türü, devrin senaryo yazarlarınca da benimsenmiş olacak ki umumiyetle Muharrem Gürses, Fuat Rutkay gibi rejisörlerce benimsenip kullanılmıştı. Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu’nun dünyaca meşhur komiklerden istifade ederek Karagöz’ü ve Türk Tiyatrosu’nu yenileme fikrini o pratikte kullanmıştı. Devrinde şöhreti kıtalar aşmış komedi üçlüsü olan “Marx Kardeşler”den Groucho Marx’ı alıp, ismini Arşag Palabıyıkyan yapmak suretiyle yerlileştirip, bir Türk komiği haline dönüştürmüştü. “Arşag Palabıyıkyan İstanbul’da” yahut “İstanbul Havası” ismiyle bilinen bu filmde Zeki Bey, Ermeni diyalektiyle seslendirdiği Arşag Palabıyıkyan karakterinin makyajını da kendi yapmış ve perdede bizzat canlandırmıştı. Arşag Palabıyıkyan, bu filmde esprileriyle, davranışlarıyla tam manasiyle bir alaturka komedyen hüviyetine bürünmüştü. Zeki Bey’in bu tavrını; Naşid Bey’in, tulûat komedisinin değişmez baş komikliğinden İbiş’i azledip yerine, piyesine göre muhtelif baş komik karakterler koymak suretiyle yaptığı ihtilâlin bir sonraki adımı olarak vasıflandırmak hiç de abes değildir. Eğer Zeki Bey’in bu tavrını devam ettirecek sanatkârlarımız çıksaydı, belki de tiyatromuz bugün çok daha başka bir yerde konumlanırdı.

Geçmişin sahneleriyle geleceğin sahneleri arasında bir köprü vazifesi gören Zeki Bey’in, tıpkı ortaoyunu ve tulûat jargonundaki gibi kendi oyun tarzının jargonunu oluşturduğunu ve bu hususiyetiyle de Türk Tiyatrosunun değişip-gelişmesine hizmet ettiğini söylemek mümkündü. O tarihlerde Mayıs ayının ortalanmasıyla, bir havalandırma sisteminden yoksun salonlarda oyun oynanamaz hale gelince, kumpanyalar, heyetler İstanbul’daki sinemaların bahçelerinde ve İstanbul’a yakın vilayetlerde (İzmit, Bursa, Tekirdağ) temsiller verirlerdi. Bu temsiller birkaç yerde bağlanmışsa oyuncular maaş alırlar; eğer peş peşe birkaç oyun bağlanamamışsa verdikleri temsil kadar yevmiye alırlardı. Zeki Bey’in heyetinde ve devrin diğer heyetlerinde bu ödeme şekilleri için bir jargon geliştirilmişti. Bu jargonlar 2. Cihan Harbi sonrasında memleketimizde yayılışını hızlandıran İngilizce dilinin bozulmasından elde edilmişlerdi: Maaş usûlü ödemeye fiks; yevmiye usûlü ödemeyeyse pursentaj denmişti. Zeki Alpan’ın yaptığı bu yeniliklerin yanında ortaoyunundaki taklitlerde de mahareti vardı. Bilhassa Arnavut taklidinde devrinin en muvaffak aktörüydü. Bu taklidinde “İşkodra Prensi Şaban Mirzoti” ismini kullanırdı. Bu taklitte o derece muvaffaktı ki, Yahudi taklitlerinde aynı derece muvaffakiyet gösteren Necdet Mahfi Ayral’la beraber bir 45’lik plak doldurmuşlardı!

Zeki Bey, çok oyuncunun sahneye ve perdeye kazandırılmasına da vesile olmuştu. Tıpkı eski ortaoyunu ve tulûat kumpanyalarındaki patronların, oyuncuların yaptığı gibi gözüne kestirdiği veya kabiliyetine inandığı kişilere piyeslerinde ve filmlerinde yer vermişti. Bir gün Yeşilçam Sokağı’ndaki bir apartmana gündelik temizlikçi olarak gelen Muhterem Nur’u görüp, onu prodüktör Fuat Rutkay’a götürüp oyuncu olmasını sağlayan Zeki Alpan’dı! Yazlık sinema bahçelerinde ve yakın vilayet turnelerinde sahnelediği “Paşa Duymasın” isimli piyesinde, o zamanlar henüz şöhret olmayan Şener Şen de rol almıştı. Yine son sahnelediği piyes olan, “Kanlı Nigar” ortaoyununda Kavuklu arkası rolüyle yer alan Selahaddin isimli zata, Artistler Kahvesinde bir şeyler satarken rastlamış ve fiziki itibariyle ona bu rolü oynatmıştı. Hatta babası Gazi Kemal Bey’i de birkaç piyesinde sahneye çıkartmıştı!

Zeki Bey’in sahne hayatı yaptığı jübileyle (daha doğrusu jübilelerle çünkü birkaç defa yaptı) bitti. Başına eski devirlerden hayatta kalan sahne arkadaşlarından Toto Karaca’nın taç taktığı jübilenin organizasyonunu illüzyonist Sermet Erkin ve organizatör merhum Bülent Ark yapmıştı. Jübilenin takdimciliğini Halit Kıvanç yapmıştı. Nigar Uluerer, mukallit Fatih Mühürdar gibi isimler sahne almışlardı.

Türk Tiyatro tarzının membaından yetişmiş son temsilcisi Zeki Alpan’ı 1 Kasım 1992’de kaybettik. Zeki Bey’in naaşı Şişli Camii’ndeki cenaze namazından sonra Kulaksız Mezarlığına defnedildi. Zeki Alpan’a vefatına Ebced hesabıyla yazdığım bu tarih mısraını hediye etmek istiyorum. Elbette onun gibi tiyatro tarihimize mâlolmuş bir şahsiyete bu tarihazdır; ne var ki o ve onun gibi Türk Tiyatrocularının çoğunun bu ve bunun gibi “tarih”leri olmuşsa da elin sanatkârları gibi “talih”leri maalesef olmamıştır. Temennim odur ki Zeki Alpan’ın dünyada sahne ışıklarının aydınlattığı yüzünü nurlar aydınlatsın!

“Bırakıp âleme loş sahnelerin neş’esini,

Örttü gamla Zeki Alpan gülerek perdesini…” Hicri 1413

“NOT: Yazımdaki bir çok bilgiyi benimle paylaşan ve aynı zamanda bütün fotoğrafları kendi arşivinden ayıklayıp veren merhum Zeki Alpan’ın oğlu sayın Ertuğrul Alpan’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu yazı onun sayesinde çıkmıştır diyebilirim, var olsun. Aynı zamanda Zeki Bey’in jübilesini arkadaşı Bülent Ark’la beraber organize eden; Zeki Bey hakkında ve devrin tiyatro salonları hakkında bilgisini benimle paylaşan sayın Sermet Erkin’e de bir teşekkür azdır. Yine Zeki Bey’in bahçelerde oynadığı oyunlar hakkında bilgi veren sayın Orhan Kutlu’ya da teşekkürü bir borç bilirim.”

ERDEM BELİĞ ZAMAN

 

Kaynakça:

(1) Bahadır Dülger, 30 Mart 1947 tarihli Tasvir Gazetesi, “Üstad İbnülemin Mahmud Kemal İnal Konuşuyor”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • Koç
  • Boğa
  • İkizler
  • Yengeç
  • Aslan
  • Başak
  • Terazi
  • Akrep
  • Yay
  • Oğlak
  • Kova
  • Balık
KOÇ BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün kendinizi ifade etme ve iletişim becerilerinizi geliştirme fırsatı bulabilirsiniz. İletişimde açık ve net olmanız, yanlış anlaşılmaları önleyebilir. Aynı zamanda, karşılaştığınız zorluklara karşı sabırlı ve esnek olmanız gerekebilir. Kendinizi ifade etmekten çekinmeyin ve iç sesinizi dışa yansıtmanın keyfini çıkarın.

BOĞA BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün Boğa burcu için ilişkilerinizde daha fazla duygusal destek arayabilirsiniz. Sevdiklerinizle birlikte vakit geçirmek ve onlarla kaliteli zaman geçirmek için fırsatlar yaratabilirsiniz. Kendinize ve duygularınıza daha fazla odaklanmak sizin için faydalı olacaktır. Aynı zamanda iş hayatınızda da sabırlı ve kararlı bir şekilde ilerlemeye devam etmelisiniz. Başkalarının fikirlerine değer vermek ve işbirliği içinde çalışmak size olumlu sonuçlar getirebilir. Umarım bugünkü burç yorumunuz size rehberlik eder!

İKİZLER BURCU YORUMU
YENGEÇ BURCU YORUMU

Tabii ki! Bugün duygusal anlamda biraz dalgalı bir gün geçirebilirsiniz. İnsanlarla iletişimde hassas davranmanızda fayda var ve duygusal tepkilerinizi dengelemeniz gerekebilir. İçsel dengenizi korumak için meditasyon veya yoga gibi aktivitelere yönelebilirsiniz. Kendinize zaman ayırarak duygularınızı anlamlandırabilir ve gerektiğinde bir adım geri çekilerek dinginliğinizi koruyabilirsiniz. Aşk hayatınızda ise romantik ve duygusal bir gün geçirebilirsiniz. İlişkinizde tatlı sürprizlerle birbirinizi mutlu edebilirsiniz.

ASLAN BURCU YORUMU

Bugün, Aslan burcundakiler için duygusal anlamda biraz kararsızlık yaşayabileceğiniz bir gün olabilir. Sevdiklerinizle iletişimde dikkatli olmanız gerekebilir, özellikle tartışmalardan kaçınmak için sabırlı ve anlayışlı olmalısınız. İş hayatınızda gerginliklerle karşılaşabilirsiniz ancak sakin ve mantıklı bir şekilde hareket ederek sorunları çözebilirsiniz. Kendinize zaman ayırarak hedeflerinizi gözden geçirebilir ve ilerlemek için yeni stratejiler geliştirebilirsiniz. Bugün, duygusal dengeyi korumak önemli olacak.

BAŞAK BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün, Başak burcundaki insanlar için detaylara daha fazla odaklanabileceğiniz bir gün olabilir. Mantıklı ve analitik düşünme yetenekleriniz bugün ön planda olacak ve önemli kararlar almak için uygun bir zaman olabilir. Aynı zamanda, sağlık ve beslenme konularına dikkat etmenizde fayda var. Bugün, kendinize zaman ayırarak iç huzurunuzu ve dengeinizi korumaya çalışabilirsiniz. İyi bir gün geçirmenizi dilerim!

TERAZİ BURCU YORUMU

Bugün, Terazi burcu olarak ilişkilerinizde denge ve uyum arayışınız ön planda olabilir. Sevdiklerinizle daha fazla vakit geçirmek, onların duygularını anlamak ve destek olmak önem kazanabilir. İletişim becerilerinizi kullanarak çevrenizdeki insanlarla daha fazla etkileşimde bulunabilirsiniz. Kendinize zaman ayırarak içsel denge ve huzurunuzu sağlamak için de adımlar atabilirsiniz. Eğer çatışmalar yaşarsanız, sakin ve anlayışlı bir tutumla karşılık vermek daha iyi sonuçlar doğurabilir.

AKREP BURCU YORUMU

Merhaba! Bugün duygusal olarak hassas olabilirsiniz. İletişimde olduğunuz kişilerle anlaşmazlıklara karşı dikkatli olmanızda fayda var. Kendinizi ifade ederken nazik ve anlayışlı olmaya özen gösterin. Bugün mümkün olduğunca rahatlamaya ve negatif enerjiden uzak durmaya çalışın. Sağlığınıza özen göstermek de bugün önemli olacak. Keyifli bir gün geçirmenizi dilerim.

YAY BURCU YORUMU

Arkadaşlarınıza ve aile üyelerinize ne planladığınızı ve nereye gittiğinizi bildirin, ardından onları geziye katılmaya davet edin. Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, diğer insanları planlarınıza dahil ederek bazı ciddi liyakat puanları kazanabileceğiniz anlamına gelir.

OĞLAK BURCU YORUMU

Kendinizi daha dengeli ve kararlı hissedeceksiniz. Bugün işlerinizde disiplini elden bırakmayın ve sabırlı olun. Kendinize olan güveniniz artacak ve hedeflerinize daha yaklaşmak için gerekli adımları atacaksınız. İlişkilerinizde de daha sağlam bir temel oluşturmak için zaman ayırabilirsiniz. Enerjinizi doğru yönlendirdiğiniz takdirde bugün verimli bir gün geçirebilirsiniz.

KOVA BURCU YORUMU

Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, haritanızın en dinamik iki açısını kesiyor, bu nedenle yaratıcı bir çabada başarılı olmak istiyorsanız, şimdi ona en iyi şansı vermenin tam zamanı. İnsanların fikirlerinize ne kadar açık olduklarına şaşırabilirsiniz.

BALIK BURCU YORUMU

Bugün duygusal olarak daha hassas olabilirsiniz. İnsanlarla iletişimdeki inceliğiniz sayesinde yanınızdakilere destek olabilir, onları rahatlatabilirsiniz. Ancak, kendi duygusal ihtiyaçlarınızı da göz ardı etmemelisiniz. İçsel dengeye odaklanmak ve kendinize zaman ayırmak için fırsatlar yaratın. Enerjinizi doğru yönlendirmek, hobilerinize zaman ayırmak veya rahatlama teknikleri kullanmak size iyi gelecektir. Kendinizi yeniden motive etmek için yapıcı düşüncelere odaklanın ve geleceğe umutla bakın.

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM