kolumuza bacağımıza iyi bakın..
****
iyi bakın yüzümüze gözümüze..
bizim gazi caddesi’nden geçmemizle sizin geçmeniz bir diğil..
****
elbette saygım var sana polis abi..
bekçi kardeş, zabıta kardeş..
savcı beyler, hakim beyler, akademisyen beyler
hepinize..
yeni yetme esnafı, avukatı, mimarı, eczacısı, gazetecisi
cümlenize saygım elbette var..
****
ama sadece insan olarak..
yoksa, benim şehrimin ne geçmişine ”layık”, ne geleceğine ”tırnak”sınız..
****
bizler gelip geçerken dikkatle bakın..
elimize ayağımıza, saçımıza başımıza..
bizim gazi caddesi’nden geçmemizle sizinki aynı şey diğil..
100 kişi ha varız ha yokuz toplasan..
****
karantinalardan falan geçip, uzun bi süre sonra cadde’me kavuştum..
adım adım dolaştım her yerini..
sizin dolaşmanızla bir diğil..
merhaba hayat..
****
bakkaldan;
-bi ekmek, bi cumhuriyet diye alış veriş yaparak büyümüşleri iyi tanıyın kardeşim..
tükendi neslimiz artık..
****
ama,
bakın,
gazetemizi şerefsizlerden geri aldık mı aldık!!
(peki giresun’u sizlerden geri alacağız mı demektir bu yazı? asla! öyle bi derdimiz yok.. sizin olsun)
(ben, kendi adıma, bu şehre gömülmemek, bu şehrin aşşaalık insanından herhangi bi dinsel törende ”helallik” almamak şeklindeki vasiyetimde ısrarlıyım.. bakın, ölüm artık yanı başımızda.. bunların konuşulması lazım.. bu cadde’yi bi daha göremeyebilirdim)
(hangi kişi, kaç kuruşluk adamdır da bana hakkını helal edecek, ne hakkım varmış kimsede, asıl ben helal etmiyorum ki haklarımı, kimin haddineymiş bana helallik vermek)
****
Allah izin verdi bi daha gördüm cadde’mi demin..
bi daha geçtim..
çay ocağının hasır taburesine sildim gözümün yaşını..
biz geçerken götümüz sıra iyi bakın, sizin geçmenizle bizin geçmemiz bir diğil..
****
senin boktan gözyaşınla benimkisi aynı şey diğil..
merhaba hayat..
