– Susanoğlu dediğiniz yer?
– Deniz kıyısında bir plaj. Mersin’e doğru gidersen eğer, Mersin yolunu takip edersen. İşte ağabeylerim, Şahin’le beni de yanlarına almaya karar verdiler. Böylelikle, üniversite çağında dört büyük ve Şahin ağabeyimle ben, sabahleyin saat üç, üç buçuk civarında arabaya bindik, yola düştük. Tıngır tıngır, at götürüyor. Ve ben gökyüzüne bakıyorum. Gökyüzünde ne görüyorum; muazzam yıldız kaymaları! İlk defa bu kadar çok yıldız kayması gördüm. Allah Allah Allah! Biri kayıyor öbürü kayıyor. Derken biri daha, biri daha. Şimdi bunlar kendi aralarında konuşuyorlar, “Ulan bu yıldız denize düşmüştür. Çok dalgalı olacak deniz” filan diyorlar.
– Deniz görmüş müydünüz daha önce?
Hayır. O zamana kadar hiç deniz görmemişim. Dur bakayım, yok… Yedi yaşındayım demiştim ya, henüz yedi değildim. Altı yaşından yediye geçeceğim herhalde. En nihayet yavaş yavaş gün ağarmaya başladı ve gün ağarırken ilk defa denizi gördüm…
– Ve hayatımda unutamayacağım bir yaşantıdır o.
O güne kadar benim için su, sürekli idareli kullanılması gereken kıt bir nesne. Dikkat edilmesi lazım. Vee birdenbire bir derya! İlk düşündüğüm şu oldu; demek ki Allah var.
– Demek ki o hani aklınıza gelerek sizi dehşete düşüren soru, o şüphe, başınızı yumrukladığınız günden beri hâlâ yerli yerindeymiş.
– Ne ilişkisi var bilmiyorum ama ilk düşündüğüm bu oldu; demek ki Allah var… Uçsuuuz bucaksız bir derya. Su su su… Her taraf su! Vaay! Çok etkilendim. Hayatımdaki en önemli etkilenmelerden bir tanesi o denizi ilk görüşüm.
(Damdan Düşen Psikolog / Sayfa: 59)