2011 yılında ULUS gazetesine yazmışım.. daha sonra, sanki biraz ”yumuşatılmış” bi versiyonunu YEŞİLGİRESUN’a da yazdım..
minik çakı bıçağı idi ismi..
annannemin sütyeninde taşıdığı minicik çakı bıçağını anlatmıştım..
****
daha doğrusu, ”ananı da al git” diyebilmişlere inat, eski anadolu annelerindeki çağdaşlığı-güngörmüşlüğü-bilgeliği anlatan bi yazı üretmiştim..
o günün koşullarında, türkiye basınında belki de ilk’lerden biri niteliğinde bi rest çekişti, bi karşı koyuştu, bi dik duruştu muktedir’e.. kimler korudu beni de, hapislere atmadılar, halen bilemem?
onurumdur, uzatmiyim, nasıl olsa kimse madalya takmayacak..
****
annannem rahmetli olunca ben aldım o ”kutsal” çakı bıçağını.. yıllarca cüzdanımda, bi ”uğur” niyetine sakladım..
bigün fikret’in, evlenip bursa’ya gideceği tuttu.. oysa, çok uzun yıllar sonra, nihayet giresun’da buluşmuştuk.. giderken o çakı bıçağını fikret’e armağan ettim, kimin yadigarı olduğunu çok iyi biliyordu zaten..
-”ula, bi daha ne zaman aynı şehirde bi araya gelirsek bana geri verirsin, u zamana gadar sende duracak bu” dedim, ağlaya sızlaya..
fikret geri gelemedi, biliyonuz.. bi kalp krizi bizi ayırdı..
eşi elvan, dilersem köşe bucak arayıp bulabileceğini söylediyse de o çakı bıçağını, ”hayır olmaz elvancım” dedim.. ve;
-”bulursan, sen muhafaza et, bana söyleme sakın” diye de ekledim..
****
bilir misiniz, İZLER’in ”cennet kadrosunun” eser seçimini öyle güzel dağıtmışım ki dostlarıma, ey gidim eyyy.. can yücel’i, bedri rahmi’yi, can akengin’i, dayımoğlu bahtiyar’ı, ahmet kaçar’ı, naim tirali’yi..
hep ayrı bi dostum seçip gönderiyo bana..
ve çok şükür, ahmet kaçarolog yaşar çakar abim dışında hiçbiri giresunlu diğil bu ekibin.. muhatap olduğum tekbi boş ego yok..
sanki milyon dolar maaş alırlarmış gibi nasıl da istekliler, adanmışlar, bi bilseniz..
hatta o koskoca tuncay akgün, yelda karataş, osman tanburacı nasıl heyecanlılar İZLER için, görseniz bi..
****
ben yalnızca ruhi baba’nın ve sunay akın’in yazılarını seçiyorum.. onları kimseye bırakmam..
ve bi de kısa bi süredir fethi naci üstad..
****
mayıs sayımız için ”tükenen bıçak” adlı öyküsünü seçtim üstadın.. yalanım yok daha evvel okumamıştım.. detay verip de okurların keyfini kaçırmiyim, turgut uyar’dan yadigar bi bıçağı kaybettiği sanısıyla çok üzülürmüş fethi naci..
sonradan bulmuş da çok sevinmiş..
inşallah elvan da bulmuştur..
****
son olarak; çok ama çok istediğim ferhan şensoy ve müjdat gezen’in İZLER’de yazma olasılığı azıcık belirdi, lütfen bana şans dileyiniz, olsun artık bu iş..
ataol ve zülfü üstadlara ise henüz ulaşamadım bile.. bu denli ulaşılmaz olmak hiç de iyi bi halt diğil, ne diyeyim ki?
elvan inşallah bulmuştur diyeyim..