Değerli okurlarım,
Emre Pekçetinkaya benim asistanım. Bir yazı gönderdi, izniyle paylaşıyorum. Yorum ve görüşlerinizi eminim o da benim kadar merak ediyordur. Sağlıklı günler dileğim ve sevgimle.
***
Bir erkek olarak çocukluğumdan beri uzun saçlı olmayı merak ettim. Bu ilgimin ardında filmlerde gördüğüm kahramanların, televizyonda izleyip sevdiğim sporcuların, sanatçıların çok etkisi vardı. Öyle ki bu kişilerden biri Barış Manço. Onu küçüklüğümde hem insan olarak çok sever hem de uzun saçlarına hayret ve ilgiyle bakardım. İçinde yetiştiğim ortamda ve yakınlarımda ise saçlarını uzatan hiçbir erkeği görmemiştim, uzun saçlı adamlar sadece ekranlarda olurdu.
Çok küçük yaşta aklıma bu merak düşmüş olsa da, düzenli ve tertipli bir öğrenci olmanın koşullarından biri olarak görülen saç uzunluğu ve modeli ilkokula başladığım günden itibaren her daim dikkat etmem gereken bir konu oldu. Dikkat etmek önemliydi çünkü sınıfta öğretmenden bu konuda bir uyarı almak, dahası sabah sıra halinde okula girerken nöbetçi öğretmen tarafından kenara çekilmek pek arzulanacak yaşantılar değildi. Sonuç olarak saç uzatma hevesim liseyi bitirene kadar içimde bekledi.
Okulun bitmesinin ardından lisede aynı sınıfta okuduğum, sonrasında da aynı üniversitenin aynı bölümünü kazandığım en yakın arkadaşım Alperen ile birlikte saçlarımızı uzatmaya karar verdik. Onun da benim gibi yıllar boyu içinde bekleyen böyle bir hevesi vardı, gençliğimizden gelen enerji ve yıllardır süren baskıdan kurtulmanın verdiği özgürlük duygusuyla ikimiz de epey heyecanlıydık. Kararımızın arkasında durduk ve yaz boyu saçlarımıza dokunmadık, ardından üniversiteye başladık. Bu kararı alırken her şeyin gayet keyifli ilerleyeceğini ve kısa zamanda epey güzel saçlarımız olacağına inansak da bunun öyle kolay olmadığını fark ettik. Saçların güzel görünmediği ve şekil almadığı, ne kısa ne de uzun sayılabileceği bir dönemin olduğunu gördük. Ayrıca bu yola baş koyduğumuzda ikimiz de düz saçlıyken, zaman ilerledikçe benim saçlarım dalgalı, Alperen’inki de kıvırcık hale geldi. Sahip olacağımız uzun saçların, sahip olmayı hayal ettiğimizden çok farklı olacağını anladık. Fakat yine de güzel bir keşif duygusu hissediyorduk, vazgeçmeyip üniversitenin o ilk yılında uzatmaya devam ettik.
İşte tam o dönemlerde babamdan ve annemden saçlarımı artık kestirmem konusunda ilk ikazları duymaya başladım. “Tamam yeter artık, daha almadın mı hevesini” diyorlardı. Ben de konuyu olabildiğince şakaya ve espriye vuruyor, ortamı rahatlatmaya çalışıyordum. Bir zaman sonra bu konuda destekçim olan abim de onlara katıldı ve babamın tepkileri iyice arttı. Her akşam evdeki konular dönüp dolaşıyor, omuzlarıma yaklaşan saçlarıma geliyordu. Ben ise özellikle babamın yakınlarında olmaktan kaçınıyor, akşamları ev içinde pek görünmemeye çalışıyordum. Derken tepkiler iyice arttı ve babam bir gün bir tartışma sırasında türlü ithamlarda bulunup “bizim sülalede senin gibisi çıkmamıştı!” dedi. Duyduğum çeşitli ağır sözler yüzünden eve girmeyi bile hiç istemiyor ama yine de tartışmalarda sonuna kadar direniyordum. Bana göre, saçlarımın uzun olması benim kötü, terbiyesiz ya da sorunlu biri olduğum anlamına gelmiyordu.
Aramızdaki çatışmalar dur durak bilmeden devam ederken, bir gün yine böyle bir tartışma sırasında, babam artık iyice bıkmış olacak ki, “Amaan bana ne! Ne halin varsa gör!” dedi ve sahiden de o günden sonra bir daha bu konuda bir şey söylemedi. Dahası garip bir şekilde bana herhangi bir tavır almadı ve küsmedi de, eski günlerdeki sakin ilişkimize döndük. O artık kızmayınca annemin ve abimin de tepkileri sona erdi. Ve uzunca bir çabanın sonucunda mücadeleyi kazandığımı, bu konuda istediğim kendi halindeliği oluşturduğuma kanaat getirdim.
Peki sonra ne mi oldu? Yukarıdaki gibi gelişen bir olayı yaşayan kişi değil de dışardan okuyan herhangi biri olsaydım muhtemelen “Emre saçlarını uzatmaya devam etmiş, belki birkaç yıl uzun saçlarla dolaşıp hevesini almıştır.” derdim. Lakin öyle olmadı, doğrusu yaptığımı ben de kendimden beklemezdim ama kimse bir şey demeden iki ay sonra saçlarımı kestirdim. Çünkü hiçbir dış müdahalenin olmadığı o iki aylık süreçte saç uzatma kararımın sonuçlarıyla yüzleştim. İlk olarak, ısınan havalarla birlikte bir rahatsızlık hissediyordum, bu hiç alışkın olmadığım bir şeydi. Ayrıca uzadıkça daha fazla bakım gerektiriyordu, saçlarıma bu kadar zaman ve emek vermek zorunda olmamın hoşuma gitmediğini fark ettim. Ve son olarak, saçlarımın zayıfladığını ve dökülmenin ciddi şekilde hızlandığını gördüm. Tamam, saçlara çok önem verip zaman harcamanın bana göre olmadığını söyledim ama yine de pek zahmet gerektirmeden uzun yıllar kafamda durmalarını kesinlikle istiyordum.
Aslında yukarıda sıraladığım olumsuzlukları daha öncesinde de görüyordum. Ama ailemden tepki aldığım dönemde bunlar benim için çok önemli görünmüyordu. Şimdi daha iyi anlıyorum ki o aralar esas derdim bu tepkilerle, özellikle de özüme yönelik zedeleyici ithamlarla mücadele etmekti. O an bu mücadele benim için en önemli konuydu. Saygı görmeyi, anlaşılmayı bekliyordum. Ve gençlik döneminin başında biri olarak bu durumu bir var olma savaşı olarak görüp direnmiştim. Bir sohbet ortamımız olmayıp üstüme çok fazla gelindiği için de düşüncelerimle baş başa kalamayıp, “Peki bu konuda ben ne düşünüyor, ne istiyorum?” sorusunu kendime soramamıştım. Kararımın sonuçlarını ancak tepkiler sona erip kendi başıma kalabildiğimde görmeye başlamıştım. Tepkiler sürüp gitseydi, kesinlikle ben de direnmeye devam ederdim. Belki bu çok uzun zaman sürer, ailemle ilişkimi çok daha fazla yıpratabilirdi. Dahası ben de ne istediğimi keşfedemezdim. Evet nihayetinde saçımı kestirdim ama bunu ailemi memnun etme isteğiyle ya da yeniden “terbiyeli – ahlaklı” biri olma amacıyla yapmadım. Denedim, kendimce iyi – kötü yanlarını gördüm sonra da kestirdim. Çocukluğumdan beri aklımda yer eden bu hevesime dair içimde bir ukte, pişmanlık ya da kırgınlık kalmadı. Mesele benim için kapandı…
Böyle bir deneyim yaşamış biri olarak şimdi etrafımda benimkine benzer durumlar içerisinde olan pek çok genci, hatta yaşı daha büyük kişileri görüyorum. Anne babalarından ve yakın çevrelerinden bekledikleri saygıyı, dinlenilmeyi, sohbet ortamını bulamayan, sürekli yargılanıp eleştirilen bu kişiler türlü konular üzerinden bir var olma mücadelesine girişiyorlar. Öyle ki herhangi bir konuda kendi istediklerini yaşıyor ve yapıyor görünseler de aslında bu eylemlerinin kaynağını biraz da saygı görmemenin öfkesi oluşturuyor. Babası tarafından sürekli eleştirilip, saygı görmeyen bir arkadaşımdan, “Babam neyi yapmamı istemiyorsa yıllardır inadıma onu yapıyorum” sözünü duymuştum. Ne üzücü ki bulunduğu noktada arkadaşım da bu durumdan hiç mutlu görünmüyordu. İçinde babasına karşı bir öfkesi, o öfkenin altında da ona karşı bir özlemi ve güzel ilişkilere hasreti vardı…
Öyle görünüyor ki bir insanın var olduğunu hissedebilmesi, gelişip olgunlaşarak kendi eğrisini doğrusunu keşfedebilmesi, en başta anne babasından saygı ve kabul görmesiyle mümkün oluyor. Çocuğunu dinleyen, onun gerçeğini yargılamadan sohbet edebilen bir ebeveyn, o zaman kendi düşüncelerini de çocuğuna doğru şekilde ulaştırabiliyor. Böylelikle bir genç, yaşamın türlü serüvenleri içindeyken hem büyüklerinin fikirlerinden faydalanabiliyor, hem de kendi düşüncelerinin sesini duyabiliyor. En önemlisi de anne babası ile gönlünün ve aklının beslendiği kuvvetli bağlar kurup, doyumlu ilişkiler yaşayabiliyor…
Emre Pekçetinkaya
Sevgili Koç burçları, günün pozitif enerjisinin sizi geçmesine izin vermeyin. Tutunabilir ve çoğu kişiden daha fazla yararlanabilirsiniz, bu yüzden kendinizi hayatın akışına bırakın. Sorunları düşünmeyi bırakın ve harekete geçin. Bir tarafla veya diğer tarafla sınırlı olduğunuzu hissetmek yerine, konunun her iki tarafının en iyi yönlerini ele alın.
Sevgili Boğa burçları kendi kurallarınızı oluşturmak isteyebilirsiniz, çünkü önünüzdeki kurallardan gerçekten memnun olmayabilirsiniz. Siz ve çevrenizdeki insanlar için tüm sonuçları değerlendirmeden kurallara dair yeni çıkarımlar yapmamaya özen gösterin. Elbette, bazı şeylerin doğru olmadığını düşünüyorsanız, onları değiştirmek için adımlar atın. Geleneksel kısıtlamalar içinde kalmanız için hiçbir neden yok.
Sevgili Yengeç burçları normal rutininizin dışına çıkmak ve çevrenizde neler olup bittiğini görmek için biraz zaman ayırın. O kadar odaklanmış ve belirli bir hedefe o kadar yönelmiş olabilirsiniz ki, dünyanın geri kalanını hesaba katamayabilirsiniz. Bu dış enerjilerin kendi küçük kompartımanında yaptıkların üzerinde büyük bir etkisi olduğunun farkında bile olmayabilirsiniz.
Sevgili Aslan burçları, başkalarının çemberlerinde kalmak zorunda hissetmemelisiniz. Birinin sizden bir şey yapmanızı istemesi, mecbur kalacağınız anlamına gelmez. Başkalarının eğlenmesi için değil, kendiniz için isteklerinizi gözden geçirin. Özgürlük sizin için etkili bir kelime, bu yüzden bu hakkı hayatınızın her alanında uyguladığınızdan emin olun. Bunu sizin için başka kimsenin yapmayacağını unutmayın.
Sevgili Başak burçları, bilinçsizce hareket ediyor olabilirsiniz. Aniden bir görevin yarısına gelirsiniz ve en baştan başlayarak gerçekten neyi başarmayı umduğunuzu merak edersiniz. Enerjiniz ve onu nasıl kullandığınız konusunda daha bilinçli olun. Değerli kaynaklarınızı uzun vadede gerçekten önemli olmayan şeylere israf ederek kendi ayağınıza sıkmadığınızdan emin olun.
Sevgili Terazi burçları bugün sizi zor durumlardan kurtarmak için şansınıza güvenebilirsiniz. Bu, sonuç hakkında çok fazla endişelenmeden kendinizi öne atabileceğiniz bir gün. Sizin tarafınızda şu anda göremeyebileceğiniz çok fazla pozitif enerji var. Üstlendiğiniz her şeyin uzun vadede sizin için tesadüfen işe yarayacağına güvenin.
Sevgili Akrep burçları, sizi hazırlıksız yakalayan insanları ve durumları savuştururken gardınızı almış olabilirsiniz. Arkasını göremeyeceğiniz kadar büyük duvarlar örerken dikkatli olun. Başkalarının girmesine izin vermeyen bir kale inşa etmenin tehlikesi, dışarı bakmanızı zorlaştırmasıdır. Kendinizi dış dünyadan ayırmamak için bir duvarı daha kısa bırakın.
Arkadaşlarınıza ve aile üyelerinize ne planladığınızı ve nereye gittiğinizi bildirin, ardından onları geziye katılmaya davet edin. Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, diğer insanları planlarınıza dahil ederek bazı ciddi liyakat puanları kazanabileceğiniz anlamına gelir.
Sevgili Oğlak burçları, etrafınızdaki eylemlerin bencil amaçlarla beslendiğini hissedebilirsiniz. Neler olup bittiğini gerçekten gören tek kişi siz olabilirsiniz. Kendinizi insanlara tepeden bakan bir dağ gözlemcisi gibi hissediyorsunuz. Durumun politikasını anlıyorsunuz, ancak yüksek bakış açınızdan etkili bir değişiklik uygulamak için kendinizi güçsüz hissediyorsunuz. Verileri şimdi toplayın ve daha sonra harekete geçin.
Bugünün Venüs-Mars bağlantısı, haritanızın en dinamik iki açısını kesiyor, bu nedenle yaratıcı bir çabada başarılı olmak istiyorsanız, şimdi ona en iyi şansı vermenin tam zamanı. İnsanların fikirlerinize ne kadar açık olduklarına şaşırabilirsiniz.
Sevgili Balık burçları, bazı planlarınızı bilinçli olarak bırakmanız gerekebilir. Beklenmeyen unsur size biraz yardımcı olabilir, bu yüzden onu uzak tutmaya çalışmak yerine onunla birlikte hareket edin. Olayların doğal akışı sizi daha özgür bir yere götürmeli. Tamamen mantık gibi zihinsel süreçlere güvenmek yerine hayal gücünüzü kullanın.