bi şiir gördüm, bi dergide..
‘’temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda.
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim’’..
vuruldum..
****
can dostum, can kardeşim nalan’la paylaştım sevincimi derhal..
-‘’yaa nalan hemen bin bi taksiye, yanıma gel.. olağanüstü bi şiir var.. adı devrim.. görmen laazım’’..
-‘’apo, biliyom ben onu.. daha dün okudum.. sunay akın’ın yeni şiiri.. sana da haber verecektim, unutmuşum.. yaa hatırlasana, falanca edebiyat dergisinde görüp görüp, çok beğeniyodun sen de şiirlerini.. o sunay işte’’..
-‘’ne diyon gız.. tabii yaa, aynı sunay yaa, nasıl atladım’’..
dayanamadım.. fotokopisini çektirdim şiirin.. çerçevelettim..
ortaköy’de, işyerimin duvarına astım..
****
bizim hakan aygün çıkageldi işyerime bigaç gün sonra..
çay-may içtik.. sohbet eyledik.. güldük-müldük bol bol..
gördü tabii duvardakini hakan;
-‘’aaa, bu bizim sunay’ın şiiri diğil mi.. dur ben o’na haber veriyim, çok sevinir’’..
yakın akrabaymışlar meğer.. teyzeoğlu gibi bişi.. aklımda kalmamış tam..
sunay akın ise, o vakitler yeni yetme bi şair.. meşhur falan diğil..
yolda görsem tanımam türden, sizin anlayacaanız..
****
bi zaman sonra..
öyle çok da uzun zaman diğil ama..
iri yarı bi herif geldi işyerime.. duvara baktı.. gülümsedi..
-‘’apo kim’’??
-‘’benim buyrun’’??
-‘’ben sunay akın’’..
-‘’nasıl yaani yaa’’??
bi kucakladı beni sevgiyle o dev gibi herif, bi kucakladı sımsıkı.. soluğumu kesti..
öldürecekti az galsın..
****
guvvetlice dost olduk o dönem..
hep ‘’sunay abi’’ dedim.. hep ‘’apo’’ dedi..
arada bi telefonlaştık.. arada bi ev gezmelerinde buluştuk.. arada bi beşiktaş meyhanelerinde oturup fışkı içtik..
övünmek gibi olmasın diyecem de ne halt olacak,
övünmek gibi olsun lan, size ne!!!
****
araya zaman girdi..
araya benim ülker iş yaşamım girdi..
araya o’nun şöhreti girdi..
koptuk haliyle..
bigün ankara’da bi lokantada rasgeldik yıllar geçmişti, beni zor tanıdı.. kucaklaştık yine..
bigün giresun’da denk düştük, bu kez hiç tanımadı..
sitem ettim;
-”sunay abi kimim ben”??
-”eee, şeyy, kem küm”
-‘’yaa abi, ortaköy’deki duvarı da mı unuttun’’..
-‘’lan apo, saçı başı dökmüşün oolum, tanıyamadım’’..
iyi kıvırdı, iyi kurtardı vaziyeti..
sanki gendi sırma saçlı!!
****
epey sonra..
işyerimde.. giresun..
gençten bi çocuk..
sunay akın’ın ‘’makiler’’ kitabını gördü rafımda.. adıma imzalamış, sağolsun abim..
1994’ten beri saklamışım arşivimde..
rica etti çocuk;
-‘’gürsel abi, bu kitabı bana hediye eder misin’’??
nasıl kıriyim??
gitti kitap..
****
50 küsur falandım artık..
çocuk, sevinç içinde, sımsıkı kucakladı beni..
‘’kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriiyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
kimbilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş’’..
bi yerden anımsıyom ben o sımsıkı kucaklamayı..
kimbilir kaç ömür geçmiş..
kaç sevda tükenmiş..