Sadece uzmanlık alanınızdaki kıymet ve başarınız değil bence hepimizi etkisi altına alan şey. İnsanlığınız, kalbiniz, şefkatiniz… “Çocuğun seviyesine in onunla konuşurken,” derdiniz; bunu sizden öğrendi tüm ülke, halbuki siz sadece çocukların değil, hepimizin seviyesine indiniz hep anlatırken, paylaşırken. “Ben bilirim, neler gördüm geçirdim, uzmanım ben,” demedi ne diliniz ne kalbiniz ne bedeniniz.
Ne zaman dertleşmek için arasam sanki daha dün konuşmuşuz da cümlemiz yarım kalmış gibi konuştunuz benimle. Ve gidene kadar kendimi en iyi hissettiren büyüğüm oldunuz. İnsanın hayranlık duyduğu bir büyüğünden takdir, şefkat, kabul ve anlayış görmesinin ne demek olduğunu sizden öğrendim. Yanlış yaptım, çıkmaza girdim. Dediniz ki “Olur”, şimdi hep zor zamanlarımda diyorum ki “Olur.”
“Yaşamında kendin olarak var olduğunda için bilir; sesin, bakışın, yürüyüşün, gülüşün, tüm bedenin bunun sinyallerini verir,” derken aslında kendinizden bahsederek öğrettiniz bize. Ne büyük bir kıymet, dürüst bir yerden insanlığı öğrenmek.
Bana sizi tanıma ve anılar biriktirme şansı verdiğiniz için, yolumda daha inançla ve kuvvetle yürümeyi öğrettiğiniz için. Gerçek şefkatle tanıştırdığınız için size çok teşekkür ederim. Hep varsınız; ben yaşadıkça, ebeveynliğimde, insanlığımda, çocuklarımın da gülüşünde, sevgilimin teşekküründe, kalbimizde, yuvamızda… Hep varsınız.
Yazdıklarınız ışık yolumuzda, tıpkı insanlığınız gibi…
(Ceyda Düvenci / İyi ki kitabından…)