O zamana değin 11’e 11 maç yapmakta olan bıyıklarım, lise sonda iyice belirginleşmiş olmalı.

Müdür yardımcısı Özer Hoca uyarmıştı;

-‘’Ekmekçi, git de bi tıraş olup okula öyle gel oğlum’’!

Delikanlı olmanın gururunu ve artık büyümenin üzüntüsünü aynı anda içime atıp gittim, doğdum doğalı saçlarımı kesen Berber Ömer Amca’nın dükkânına.

Suratım ilk kez tıraş köpüğü gördü. Çok gıdıklandım. Kikir-kikir kikirdedim.

Ömer Amca’mızın tonton yüz ifadesi ve bugünlere taşıdığımız unutulmaz sözleriyle uğurlandım, 10 dakikacık içinde;

-‘’Sıhhatler olsun şekerim de gaymaam’’!

****

Sınıfa dönüp büyük bi gururla gösterdim yüzümü, göynümün o dönemki sahibine;

-‘’Bak, ben ne oldum’’?

-‘’Ne oldun’’?

-‘’Sakal tıraşı’’…

(Aslında ‘’herif oldum’’ demeye çabalıyordum çaktırmadan).

Hemen inanmadı tabi eşşek gafalı gız. ‘’Hadi oradan’’ gibi bişeyler dedi önce. Elleriyle kontrol etti sonra yanaklarımı, çenemin altını falan.

-‘’Aaaa, olmuşsun gerçekten’’ dedi, sevindi.

İnsan, dudaklarımı da kontrol eder, bi armağan verir di mi?

Nerde öyle hayırseverlik, o zamanın gız milletinde!!!!!

****

Ertesi yıl okul kazanıp İstanbul’a gittiğimde yeni bi berber gerekti ömrüme.

Kedi şeyini görmüş misali azıcık gürleşir gibi olmuştu sakallarım, tahminen haftada bikez sakal tıraş olmam icap ediyordu artık. Ve acemi bi ‘‘erkek’’ olarak her tarafımı kesip biçiyor olmam nedeniyle okul arkadaşlarım bana evde sakal kesmeyi yasaklamıştı, sürekli oramda buramda bandajla göründüğüm için…

Bi akşamüstü, tamamen tesadüf, okul dönüşü idi, girdim, eve yakın bi kuaför salonuna.

İyi ki oraya girmişim.

Her taraf Beşiktaş posterleri…

Buldum la yerimi dedim, sevinç dolu bi iç sesle.

****

Kaynaşmamız uzun sürmedi yeni berberlerim Nuri Amca ve Orhan Abi ile. Baba-oğullardı. Orhan Abi benden birazcık büyük, Nuri Amca ise epeyce bi yaşlıydı.

Hangisine denk gelirsem, Beşiktaş’ımızı konuşuyorduk tıraş boyu.

Zaten dikkatimi çekmişti, halen de unutabilmiş diğilim, salt benimle diğil, bu dükkânda tüm müşterilerle yalnızca Beşiktaş konuşuluyordu.

****

Sakal kesim günlerimi hep pazartesilere denk getirmeye başladım zamanla.

Ben İnönü’de yaşadıklarımla, onlar TV’den gördükleriyle, son haftanın değerlendirmesini yapıyorduk sürekli.

Gurbet elde büyük bi zevk alıyordum bu sohbetlerden. Belki de Ömer Amca’mın yerine koymuştum Nuri Amca’yı.

Şansal Büyüka-Erman Toroğlu halt etmiş!

****

Beşiktaşlılık akıllı adam işi diğildir.

Misal, ta 90’lı yıllara ulaşıp Metin-Ali-Feyyaz’lı döneme gelene kadar gün yüzü görmemiştik hiçbirimiz.

Nuri Amca desen? Anlatılmaz. Hasta Beşiktaşlı. Her hafta başı pekbi üzgün. Beşiktaş, İnönü Stadı’nda puan vermiş yine. Bencileyin hem bilgi hem de bi tür hesap sunmaktayım kıymetli büyüğüme;

-‘’Ah be Nuri Amca, doğru düzgün bi atak bile yapamadık. Biz tribünde yırtındık durduk, sahadaki ruhsuzlar etkilenmedi bile’’.

-‘’Sorma evladım, berbat ettiler’’.

****

Sonrası… Hafta içi… Okul-mokul… Tiyatro falan… Sinema filan…

Hafta sonu deplasmana gidiş…

Deplasmandan mağlup dönüş…

Trenden iniş, doğrudan berberime uğrayış…

Manzara-ı umumiye: Orhan Abi suskunca spor sayfasına dalmış. Kendine gelmesi zor gibi bi duruş… Babası ayakta, üzgünce ve boş boş camdan sokağa derin bakış…

-‘’Nuri Amca merhaba, okula gidecem de, acil bi sakal alabilir misiniz’’?

-‘’Gel evladım gel. Hayırdır yorgun görünüyorsun’’?

-‘’Malatya’dan geldik Nuri Amca, yenildik hıyar gibi, sinirden uyuyamadım yolda’’!

-‘’Sorma, berbat ettiler’’.

****

Ayıptır söylemesi, o yıllar Turgut Özallı yıllar.

Ülke kötü, ekonomi kötü, laiklik kötü…

Pek ender siyaset konuşur Nuri Amca.

-‘’Memleketi berbat ettiler’’.

Ağzını sevdiğim…

****

Haftalar, aylar, mevsimler geçtikçe daha da bi samimiyiz artık.

Mesela, yaşça daha yakın bulduğum Orhan Abi ile şakalaşır falan olmuşuz.

Mesela, Nuri Amca’ya Giresun’dan fındık getirir filan olmuşum.

-‘’İşler berbat zaten’’ dedi Nuri Amca.

(Bu gece rakının yanına iyi gider fındık, sağol evladım, diye de ekledi)

****

Zamanla alıştım İstanbul’a, kulaklarım iyice uzmanlaştı. Nuri Amca ne zaman ‘’berbat’’ sözcüğünü kullanacak diye bekler oldum.

Onu duymadan içim rahat etmiyordu.

Var olsun Beşiktaş’ımız, ülke koşullarımız ve piyasalar.

Nuri Amca her hafta ‘’Berbat’’ idi.

Nuri Amca her hafta kulaklarımın pasını alıyor idi.

****

Okulumun birinci yılı tamamlandı.

Haziran ortası gibi vedalaştık.

Yaz tatili için şehrime dönecektim ben, uçuyordum mutluluktan.

Nuri Amca’nın ellerini öptüm. Orhan Abi’yle kucaklaştık. Birbirimizi Allah’a emanet ettik. Temmuz sonu Orhan Abi’nin düğünü vardı. Konuşuluyordu, biliyordum.

-‘’Mutluluklar dilerim abi şimdiden, Giresun’dan gelemem ki’’…

****

Eylül ayı geldi çattı. Her tatil gibi o yaz da tez bitti.

Okullar açıldı.

Yeniden Kahpe Bizans’taydım.

Ligler de başladı.

İlk maça gittim..

Kendi sahamızda berabere kaldık yine.

Derhal berberimdeyim pazartesi sabahı.

Tahmin ettiğim gibi, Nuri Amca pekbi üzgündü.

****

Oturdum her zamanki koltuğuma.

Beşiktaş konusunun açılmasını bekliyordum?

Ama Nuri Amca bi tuhaf?

Ama Nuri Amca bi başka?

Ama Nuri Amca konuyu açmadı henüz?

Ama Nuri Amca ağlamaya başladı?

-‘’Orhan Abi’ni kaybettik evladım’’.

-‘’Nasıl yani Nuri Amca, ne dediniz, ne dediniz’’?

-‘’Düğün davetiyesini dağıtırken başına bişey düşmüş bi inşaattan. Oracıkta ruhu teslim etmiş’’.

-‘’Yapmayın Nuri Amcacığım’’!

-‘’Sorma, berbat etti beni’’.

****

Daha 19’umdaydım.

Henüz hiç kimse ölmemişti ömrümden.

Afalladım, yumruk yedim, sendeledim.

Ömrümde ilk kez berbat olmuştum ben de.

 

(Kara Kartal Erkek Kuaförü / 1984 / İstanbul)