Aşağıdaki mektubu yazan 14 yaşında bir genç; mektubunu almaktan mutlu oldum. Sorduğu soru çok temel bir soru. Mektubu şöyle:
***
Sevgili Doğan hocam benim adım Y. 14 yaşındayım. Lise 1’e geçeceğim. Sizin Savaşçı ve İletişim Donanımları kitaplarınızı okudum. Anlayamadığım bir yer oldu, izininiz olursa size söylemek istiyorum.
Hocam, Savaşçı kitabınızda Arif Öğretmen’le bir diyaloğa geçtiniz. Arif öğretmen, öğretmen olmak isteyen birisiydi ama çevresi, ailesi, öğretmen arkadaşları onu öğretmenliği seçtiğinden dolayı yargılıyorlardı. Ondan daha deneyimli öğretmenler mesleği beğenmiyorlar ve kötüleştiriyorlardı. Arif öğretmen de zaman içinde bu mesleği seçtiği için kendini kötü karamsar hissediyordu ve kendini onlara ait hissediyordu. Ben de burada ait olmayı anladım. Birisi bana bir şeyi yapma deyince; ona kendimi ait olacak hissine kapılacakmış gibi hissettim. Eğer öyle hissetmeden birey olamayacağımı özgür olamayacağımı hissettim. Sürekli “başkaları ne der ne yapar ne düşünür beni takdir ederler mi” diye düşündüm ait olma duygusu varken… Ama bu kitabı okudum ve özgür bir birey olmaya karar verdim, mutlu oldum. Ama sonra kendi düşüncelerim aklıma geldi; ben bir millete aittim. İşte bu soru kafamı çok karıştırıyor. Hala Savaşçı’yı okuyorum ama bir tedirginlik var içimde. Kafam çok karmakarışık. Bana lütfen yardımcı olur musunuz, selamlar.
***
Genç arkadaşımın sezgileri güçlü. Kendisini tanımak hoşuma gitti. Yaşamın her anında ait olma-birey olma dengesini sezgisel olarak içimiz bilir. Bir arkadaş grubuyla beraberken onlarla birlikte aynı şarkılarını söylemenin, aynı takımda olmanın, birlikte halay çekmenin bir zevki ve anlamı vardır. Ama aynı zamanda onlarla beraberken köpek sürüsündeki bir köpek gibi değil, kendi olarak, Y. olarak orada olmak istersin. Ve o grup senin tasvip etmediğin içine sinmeyen bir şey yaparsa “hayır” diyebilmeli ve kendin için doğru olanı yapabilmelisin. Bu demek oluyor ki, sen hem grubun bir parçası olmalı, ama hem de kendine olan saygını kaybetmemelisin. Sen bu milletin bir vatandaşısın, ama sen herhangi bir vatandaş değilsin. Sen Y.sin ve sen kendin olduğun için bu topluma kendine özgü bir katkıda bulunma potansiyelin var. Gelişen, ilerleyen toplumlarda her bir birey olabileceğinin en iyisi olarak ülkelerini ileriye götürür. Birbirinin aynısının tıpkısı vatandaşlardan oluşan bir toplum millet değil bir kalabalık, bir güruhtur ve onlar ilerleyemez, gelişemez. O bir sürü olur; bir millet değil. Dinamik ve güçlü bir toplum olma konusu Atatürk’ün NUTUK kitabında üzerinde ısrarla durduğu bir konudur. Hem bir gruba ait olma hem de kendin olma dengesini daha ayrıntılı olarak benim GERÇEK ÖZGÜRLÜK kitabımda bulabilirsin. Değerli Y. seni tanımak beni memnun etti. Sana sağlıklı, anlamlı ve coşkulu bir yaşam diliyorum. Selamlar, sevgiler.