yaşamımın belki de en ”duygu yüklü” telefon konuşmasıydı..
ılgın su & gürsel ekmekçi
-”abi beni muhtemelen unutmuşsundur, eskilere girmeyelim, adım gürsel ekmekçi.. ruhi baba’nın anadolu’daki binlerce evladından biriyim desem yeter sanırım”
-”telefonunu dostlar korosu’ndaki derya kardeşimden aldım, nasılsın abi”
(burada, kısaca bilgi yurdu’nu ve izler’imizi anlattım.. 1923’ten bugüne.. uzatmadan geçeyim)
-”abi ricam şudur.. elbette isim, tarih ve kaynak vererek, ruhi baba’nın yazılarını dergimizde yayımlayabilir miyim iznin olursa”?
-”ne demek.. tabi ki kullan hepsini”
-”eyvallah abim, sağolasın”..
(sonrasını da yazmama gerek yok.. özeldir..
-”abi giresun’da evin var, yolun düşerse, unutma”
-”kardeşim istanbul’da evin var, gelirsen ara mutlaka”)